Bisikletle GÜRCİSTAN,ERMENİSTAN,İRAN Turu (2.568km)
Bisikletle GÜRCİSTAN,ERMENİSTAN,İRAN TURU (2.568 km)-Tiflis,Sevan Gölü-Erivan,Jorfu-Tebriz-Zencan-Qum-Esfehan-Yezd-31 Mart 2017, Tiflis (Gürcistan) Bir haftadır eşim Nesrin ile beraber Gürcistan'ı toplu taşıma araçları ile gezdik. Bu gezimiz Kutaisi'den Tiflis ve oradan Batum'a devam etti. Türkiye'ye geçip son üç günümüzü de Trabzonda geçirdikten sonra kendisini havaalnından İzmir'e uğurlayıp otobüsle tekrar Tiflis'e, bisikletimi emanet ettiğim Patio Hostel'a geldim. Planım, buradan bisikletle başlayıp Ermenistan üzerinden İran'ın ortalarına kadar pedal çevirmek...Barış'la buluşup bir süre yol arkadaşlığı yapmaya karar verdik. Türkiye'den Gürcistan'a ve oradan da Ermanistan'a geçip uzun yıllara yaydığı dünya turuna ara vererek bir TV program yapımcılığında çalışan ortak arkadaşımız Murat'ın Erivan'daki tek göz evine misafir olacağız.1Nisan 2017, Shnogh (Ermenistan) Dominic ve arkadaşı ile birlikte kahvaltıda kahvelerimizin son yudumlarını içip kapı önüne çıktık. Artık veda zamanı...Bu iki Alman arkadaş neredeyse on gündür vize başvurularının sonuçlanmasını bekliyorlardı. Rotları Azerbaycan üzerinden Orta Asya Bozkırları , Nepal ve Tibeti geçerek Uzakdoğu'ya kadar uzanıyordu. Geceleri beraber yemek pişirip geç saatlere kadar bisiklet üzerine sohbet etmiştik. Sarılarak birbirimize şans diledik.Bir kaç dakika içinde Kura nehri kıyısındaki köprü başında Barış ile buluştum. Artık turumuz başlamıştı. Haydi rast gelsin!Yol kalitesi fena değil. Tiflis çıkışı sonrasında Rustavi üzerinden Azerbaycan'ı gösteren traflk tabelası ile yol ikiye ayrıldı. Biz Ermenistan'a devam ettik... Doksan derecelik sert bir kıvrımdan sonra sonra başlayan gizli yokuş akıl almaz şekilde zorlamaya başladı. Dümdüz görünmesine rağmen adeta 6-7 derecelik dik bir rampayı tırmanırcasına kuvvet kullanmayı gerektiriyordu. O an manyetik alan içine girdiğimizi düşündüm.
Gürcistan-Ermenistan Sınırı
Gürcistan sınır çıkışından sonraki tampon bölgeden geçip Ermenistan girişine geldik. Polislerin bisikletlerimize karşı aşırı ilgileri var. Yolculuğumuz hakkında sorular soruyor, oldukça samimi davranıyorlardı. Türk olduğumuzu öğrenmeleriyle birlikte samimiyetlerini daha da ballandırdıklarını söyleyebilirim. Bunun sebebi bizim ön yargımızı kırmak olabilir, diye düşünüyorum. Hatta polislerden biri Ermenistan'da kesinlikle çekinmememizi söyleyerek dostluk adına daha da ileri bir misyon gösterdi. Altı, artı 1 dolar komisyon karşılığı elektronik vize alma şansımız varken biz vizelerimizi kapıda almayı tercih ettik. Önceden edindiğimiz bilgi ile Gürcistan'ın sınır köyü Sadakhlo'da cebimizdeki son Lari'leri verip Ermeni Dramı almıştık. Vize ücretlerimizi kişi başına altı dolar karşılığı olan üçer bin Dram ile ödedik. Döviz ile ödeme almadıkları için sınırdaki tek büroda ucuz kurdan para bozdurmak durumunda kalabilirdik. Doldurduğumuz vize formlarımızı verdik. Şöyle kısa bir gözden geçirip kaşeleri vurdular. Ermenistan'a hoş geldiniz!Bu arada birinci ipucu, formda nerede konaklayacağımız hakkındaki soru için kafamızda bir hotel isminin ve adresinin hazır olmasında fayda var. Bunun genellikle bütün sınır geçişlerinde alınan vize formlarında karşımıza çıkabilecek bir soru olduğunu da unutmayın.İkici ipucu, Gürcistan sınırında çok ucuz bir free shop var. Beş euroya orta kalitede bir viski aldım. Ermenistan tarafında free shop yok. Ülke içinde her ne kadar ucuz içki bulunsa da burayı değerlendirmenizi şiddetle tavsiye ederim.Yollar çok iyi değil, ama tenha olduğu için idare eder...Şu ana kadar Ermenistan tarafında henüz yokuşlar başlamış değil... Eminim Ermenistan, yazılarım içinde en çok "rampa" kelimesini kullanılacağım bölüm olacaktır. Maalesef yaşadık ve gördük. Sorarsanız, kesinlikle "tercih meselesi" derim. Zira bulutlara giden yolları seviyorum.Günün sonunda hava kararırken Debed Nehri kıyısında kamp yeri bulup yerleştik. Sabaha kadar nehrin sesini dinlemeyi bekliyorduk, ama gece yarısından sonra uzak yerlerden gelen -ayırt etmekte zorlandığımız- köpek veya kurt ulumalarını dinledik. Yalan söylememeliyim, çok ürkütücüydü...
Sgnough, Ermenistan
Konum haritası için
Tıklayınız
Günlük sürüş : 96 km2 Nisan 2017,Odzun (Ermenistan)Sabah 9.30 da yola çıktık. Nehrin ve tren yolunun paralelinde ilerleyen asfalt yolda sert yokuş görmeden Alaverdi'ye kadar geldik. M 6 yolu tadilat dolayısıyla bu noktada araç trafiğine kapalıydı. Bisiklet için geçiş olabileceğini düşünüp iki araç şoförünün onayı ile yine de bu yola devam ettik. Bir süre sonra asfalt bitti, gittikçe ağırlaşan çamurlu yolda sürmeye çalıştık. Çamura saplandıkça bu yönü tercih etmemizin pişmanlığı artmaya başladı. Biraz düşünmek, en azından birilerine daha sormak için durmaya ve bu arada dinlenip birşeyler atıştırmaya karar vedik.Yemekten sonra çaylarımızı içerken patatesci Robert gelip selam verdi. Aşırı ısrarcı bir zorlama ile çay ikram ettik. Adam kesin kendisini döveceğimizi sanmıştır. Türk olduğumuzu da öğrenince ısrarcılığımızın karakteri deşifre oldu. Robert bu çevrede minibüsü ile Gürcistan'dan getirdiği patatesleri satıyormuş. Bir süre Almanya'da yaşadığı için oranın dilini konuşabiliyor. Çamurdan ziyade Vanadzor'a kadar üç tane tünelin kapalı olduğunu söyleyip diğer yolun çok güzel olduğuna ve bu yola kıyasla daha erken varacağımıza bizi ikna etti. Vanadzora 35 km kadar yolumuz kalmışken tekrar geri dönüp 65-70 km yol gitmek gerekecekti. Zaten başka çare de yoktu. Arabasıyla bizi kendi gideceği yolun tam tersi istikametteki tepeye çıkarma önerisini seve seve kabul ettik.Sekiz-on kilometrelik minibüs yolcuğumuzda hararetli sohbetimiz Türk-Ermeni düşmanlığı ile ilgili oldu. Tartışmamızın ortak sonucu geçmişte yaşananların bizim suçumuz olmadığı şeklindeydi...Robert çamurlu yolları geçtikten sonra bizi indirdi. Ona para vermeyi teklif etmemizin ayıp sayılabileceğini düşünmemize rağmen bu cesareti göstermek istedik. Daha cümleye başlarken kelimeleri ağızımıza tıkadı. Bu iyiliği karşılıksız yaptığını söyledi. Birbirimize telefon ve elektronik bilgilerimizi verip dostluğumuzu devam ettirmek üzere ayrıldık.Odzun'a vardığımızda kar yağmaya başladı. Doğrusu böyle bir hava beklemiyorduk. Önümüzü göremez halde köyün içinden dağlara doğru sürüp yaylaya giden yoldan Hotel Odzun'a vardık.Hotelde başka müşteri yok. Dağın başındayız. İlgili kişi yabancı dil bilmeyen bir adam. Telefonla bizi görüştürdüğü bayan kişi başı sekiz dolar olarak gördüğümüz internet ortamındaki fiyatı on iki dolar olarak söylüyor. Ama biz bilinçli müşteriyiz, yediremezsiniz. Tabi ki konuşmanın finalinde gerçek fiyata anlaşıyoruz. Bir kişi sekiz dolar. (4.000 AMD) Günlük sürüş :44 km Total: 140 km
3 Nisan 2017, Karakilise-Vanadzor (Ermenistan) Dün Robert ile geldiğimiz yolun çok içlerinde görmemiz gereken bir kilise vardı. Orayı mecburen atlamak zorunda kalmıştık. Barış geriye kiliseye döndü. Kız arkadaşı da orayı kaçırmamasını tavsiye etmiş. Benim kayıtlarımda pek kayda değer görünen bir yer değildi. Bir birimizi bağlamamak adına tekrar buluşmak üzere ayrıldık.
Odzun,Ermenistan
Odzun çıkışında karlı dağlara bakan bir küçük mezarlık ve ibadethane vardı, girip bol bol resim çektim. Daha sonra yolum buradaki derin vadiyi takip ederek bir yerlerde geçit verinceye kadar devam etti. En sonunda Stevanova 'dan dönerek 18 km sonra geldiğim Gargar'da başlayan rampanın başında tekrar patatesçi Robert ile karşılaştık. Adam boynuma sarılıp sıcak bir yakınlık gösterdi. Bir süre sohbet edip resimler çektik. Bana bir şişe ev yapımı cha-cha hediye etti. Bir birimize tekrar sarılarak ayrıldık. Virajlı rampalar çok zorlu değildi. Kısa süren dik kıvrımların başındaki varyantlarda meyil azalıyor, bir süreliğine daha yumuşak bir kadansla sürüş imkanı veriyor ve bu da arada dinlenmemi sağlıyordu.Beş-altı zigzag sonunda baz istasyonu ile rüzgar tribünlerinin olduğu tepeye vardım. Bir kaç kilometre sonra tünel göründü.Tünelin boyu iki kilometre, Sovyet rejiminden kalma ve ışık zayıf, asfalt bozuk... Son derece tehlikeli, korkutucu bir geçiş oldu. Çıkış sonrası Robert'in dediği gibi 20 km kadar bir iniş yaptım. Ama bisikletimi kendi akışına salmam mümkün olmadı. Asfalt bozuk olduğu için aşırı fren kullanmak zorunda kaldım.Vanadzor'a ulaştığımda hava kararmıştı. Hotel kartal yuvası gibi bir noktada, tepedeydi. Labirent yollardan geçererek kapıya kadar zorlukla geldim. Kendimi birden Amerikan ajan filmlerinin Eski Sovyetlerbiriği'nde geçen sahnesindeymiş gibi bir atmosferin içinde hissettim. Otel görevlisinde yine klasik ticari zihniyet arızası mevcut. Resepsiyondaki şişman kız internet ortamında vermiş oldukları on iki dolarlık tek kişilik oda fiyatına 20$ çekiyor....Siz neden böyle yanlış yapıyorsunuz, diye resmen fırça atarcasına kuracağım cümle bitmeden on iki dolarlık gerçek fiyatı kabul ediyor. Odanın iki kişilik ücreti ise sadece onsekiz dolar. Konaklamanın pahalı olduğu yerlerde eğer dorm veya single oda bulamazsanız maalesef daha çok ödemek durumunda kalıyorsunuz.Günlük sürüş : 79 km, Total 219 km... 4 Nisan 2017, Semyenovka Ormanlık Alanı (Ermenistan)Barışla internet ortamında görüştük. O da bu şehirde konaklamış. Sabah otelin tüm hizmetlerini sonuna kadar kullanıp check out saatine kadar kaldım. Kahvaltı hazırladım, çantalarımı yıkadım. Gün içinde yemek üzere hazırladığım yedek yemeğim bile var. Hava soğuk olduğu için iki üç gün bozulmadan bekletebiliyorum.İlk rampalardan sonraki düzlükte dinlenirken ahşap bungalowların yapıldığı bir inşaatta durdum. İşçilerin teklifleri ile topluca resimler çekildik. Bu arada Hollandalı Gerard ile tanıştım. Doksanlı yıllarda buraya yerleşip turizm işine el atmış. Şu anda ağaç evlerden bir kamping inşa etmekte. Ermeni bir sevgilisi olduğunu, ara sıra karayolu ile Türkiye üzerinden ülkesine yaptığı seyahatleri anlatıyor. Yollar ve özellikle görmem gereken yerler hakkında kendisinden aldığım tavsiyelerden sonra ayrılıp devam ediyorum.
Dilican,Ermenistan
Dilican'a kadar hiç pedal çevirmeden indim. Derin bir çukurda küçük sevimli bir yerdeyim. Yol satıcısı teyzelerden köy yumurtası aldım. Altı tanesi 1 dolar...Tâbi bu çanaktan çıkmak kolay olmayacak. Başımı çevirdiğim her taraf tepelik görünüyor. Meydanda kaskımı başına takıp ille de benimle birlikte resim çektirmek isteyen genç, parmağı ile bir sürü "S" çizerek nasıl da çok tırmanmam gerektiğini anlatıyor. Sevan gölünü görmek uğruna rotayı bu yoldan çizmişim, yerim yokuşunu... Kasaba merkezinden başlayan hafif tırmanışlar altı buçuk kilometrelik yüzde sekiz eğimi gösteren yol tabelasıyla daha da şiddetlendi. Tünel öncesi son rampaya geldiğimde hava kararmadan çadır kurmayı uygun gördüm. Artık trafikte kalmak risk olurdu. Yarın önümdeki tek rampayı tırmandıktan sonraki tünele girmeden yukarı köylerden geçmeyi düşünüyorum. Kısacası, sıkı tırmanış devam edecek. Günlük sürüş :52 km Total: 271 km
5-6-7 Nisan 2017, Erivan (Ermenistan)Karların yeni eridiği yollardan geçip Semyonovka köyüne geldim. Yolun güneş almayan bölümlerindeki buzlanma çok tehlikeliydi. Ama neredyse hiç trafik olmadığı için sıkıntı yaşamadım.
Semyenovka,Ermenistan
Talihsizlik, köyün içinde ön lastik patladı. Pompamın contaları soğuktan kemik gibi deformasyona uğramış, tamir sonrası lastiğimi şişiremeyince köylülerden yardım istedim. Birşeyler yapabilmek için çırpındılar. Nihayetinde yoldan çevirdikleri araçtan aküye takılan elektrikli pompa ile lastiğimizi şişirdik. Trafikte henüz bir tek bile motorsiklet veya mobilet gördüğümü hatırlamıyorum. Avlularda eski tip askerî Sovyet kamyonlarının tamiri ile uğraşan çok insan gördüm. Eski kamyon ve otobüsler tavanlarına dışarıdan monte edilmiş sanayi tipi büyük tüplerden gelen likit gaz ile çalışıyorlar. Bazen yanımdan geçen araçlarda ne olduğunu anlamadığım ama pis gazdan sıkışma olduğunu düşündüğüm yüksek sesli patlamalar duyuyorum. İlk zamanlar ne olduğunu anlayamadığım için korkmuştum. Boş bulunduğunuzda o ani patlama bir an insanın aklını alıyor. Bazen de dibinizde aniden çalan korna ile irkiliyorsunuz. Adamların iyi niyetle selam verme şekilleri böyle! Tam dibinize geldiklerinde çart korna! Köy çıkışında son rampadan aşağı sallandığımda Tsovagyugh yerleşiminin çatıları üzerinden masmavi suları ile Sevan gölü göründü. Hiç pedal çevirmeden kıyısına kadar çeşitli noktalarda durup resimler çekerek indim. Gölün sığ kenarlarında buzlar henüz çözülmemiş. Göl gelin gibi salınıyor. Her açıdan binlerce resim karesi alsanız doyamazsınız.
Sevan Gölü,Ermenistan
Uzun süre sonra Erivan'a giden 4 numaralı karayolu ile gölü arkamda bıraktım. Çok sık resim çektiğim için yavaş ilerliyorum. Tabela Erivan'ı 67 km gösterirken saat onaltıyı gösteriyordu. Bu akşam Murat'ın Erivan'daki evinde bir gece misafir olacağım. Barış'da gerilerde yoldaymış, bu akşama yetişecek.
Erivan,Ermenistan
Murat Sevan dan Erivan'a kadar yolun kolay olduğunu söylemişti. Virajsız olduğu doğru, ama onun söylediği gibi devamlı iniş değil; inişli çıkışlıydı. Kilometrelerce yüzde 5 lik uzun rampalar geçtim. Erivan'a 31 km kaldığını gösteren tafik tabelasından sonra son yokuşu bitirdim. Devamında sürekli inişe geçtim. Büyük ve Küçük Ağrı dağları karşımdaydı. İnsan böyle yüce bir dağı karşısında görünce heyecanlanıyor. Rampa inişim neredeyse 20 km sürdü.
Ağrı Dağı (Ararat),Ermenistan
Gps sayesinde Murat'ın evinin yakınına kadar geldim. Yerevan Mall alışveriş merkezinin şifresiz internet bağlantısı ile Murat'a mesaj attım. Bir süre sonra geldi. Evinin yakınındaki bir Fransız ailenin karavanına gittik. Burada Barış da bize katıldı. Ev sahibi Catie herkese birer kap yemek ikram etti. Üzerine çay içerek sohbet ettik.
Erivan,Ermenistan (Fam. Bosch)
O gece üç bisikletçi Murat'ın tek göz odalı evinde uzun muhabbetden sonra uyuduk. Murat bir kaç günlüğüne Türkiye'ye gideceği için sabah hep birlikte evden çıkmamız gerekiyordu. Biz Barışla karavana kahvaltıya davetliydik. Günlük sürüş: 102 km, Total: 373 km **** Barış unlu mamüller satan bir dükkana gidip değişik ekmek ve börek-çörek türü bir şeyler aldı. Bosch ailesinin karavanına geldik. Hava çok güzeldi. Dışarıda Catie'nin çimlerin üzerine serdiği yer örtülerine oturduk.Aile dört çocukla beraber Kazakistan'ı geçerek Çin'e kadar uzanacak bir yol planı belirlemiş. Çok sempatik, insan sever kişiler. Kahvaltıdan sonra anne ve iki çocuk ders görmek üzere birlikte karavana girdiler. Bu arada babaya çocukların eğitimlerini sorduk. Milli eğitim bürosunun verdiği programa göre ebevenlerinden ders alarak eğitimlerini sürdürebiliyorlarmış. Devletin kendilerine sağladığı bu kolaylık bizim için oldukça şaşırtıcıydı. Ne şanslı çocuklar, karavanla dünyayı gezeceksin ve okula gitmeden aileye verilen programa göre anne-babanın öğretmenliğinde eğitim alacaksın!Misafirperver aile ile birbirimize şans dileyerek ayrıldık. Şehir merkezine giderek Sakharov Meydanı'ndaki One Way Hostel'a yerleştik. Ben bisikletime kolaylık olacağını düşünerek alt kattaki odalardan birini tercih ettim. Barış aynı işletmenin diğer binasına yerleşti. Ülkede ilginçlikler çok. Kayısı fidanlıkları bakımlı, ama kuru kayısının kilosu neredeyse 14-25 dolardı... Ayçiçeği , kabak çekirdeği vb. çerezler de çok pahalı. Marketlerde Uzakdoğu meyveleri ve hatta Malezya'dan tanıdığım Rambutan bile vardı. En ucuzundan bir litre sütün fiyatı bir dolar, bazı markalar iki dolara kadar çıkıyor. Alkol ise çok ucuz...5 dolara kadar 70 lik votkalar var. Oto gaz 0.35 dolar... Evlere çekilmiş doğalaz hattı boruları caddelerin bir kenarında açıkta bırakılmış.Fakirliğin yanında çok lüks yaşayan insanları da görebileceğiniz Erivan'ı daha fazla anlatmamı beklemeyin. Bu konuda pek çok gezi yazısı okuyabilirsiniz. Beni şaşırtan en önemli şey şehrin tek camisi oldu. Diasporanın insanların damarlarına Türk düşmanlığını adeta şırınga ettiği bu ülkede ezan sesine tahammüllerinin olabileceğini düşünemiyordum. Son iki gün içinde bisikletimle kentin altını üstüne getirdim. Şahsi olarak hiç kimseden hiç bir yerde bir düşmanlık görmedim.
Soykırım Anıtı,Ermenistan
8 Nisan 2017, Shaghab (Ermenistan)Sabah hosteldan erken çıktım. Şehirden bir iç lastik almam gerekiyordu. MapsMe üzerinde bulduğum bir bisiklet dükkanının önüne geldim, ama kapalıydı. Aynı caddede bir kafede kahvaltı yapan bisikletli iki gençten, başka bisiklet dükkanları hakkında bilgi istedim. Biraz beklememi söylediler. Hesabı ödedikten sonra bisikletçiye gitmek üzere yola çıktık.Yan yana gelip gençlerle muhabbet ediyoruz. Türk olduğumu öğrenmek biraz etkiliyor ama davranışlarında birşey değişmiyor. Yanımdakine Türkiye'ye gelip gelmediğini soruyorum. Türkiye'nin adını söylemekten kaçınarak "O ülkeyi sevmiyorum", diyor. Sebep olarak malum 1915 olaylarını gösterip daha fazla konuşmak istemediğini ima eder gibi davranıyor.Cesaretimi toplayıp usulüce konuşmayı sürdürmeye devam ettim. Atalarımın Yunanistan'da çektikleri zulümleri anlatıp, buna rağmen Yunanlılara hiç bir nefret duymadığımı söyledim. Bir sürü Yunan,Rum ve ermeni arkadaşlarımın olduğundan bahsettim. Çocuk, -zannettiğime göre yeterli yabancı dile sahip olmadığı için beni pek iyi anlayamadığından olmalı- biraz tepkisiz kaldı.Bisikletçiye geldiğimizde beni burada çalışan Artur ile tanıştırdılar. Ailesi Antakya'danmış. Kendisi profesyonel bisikletçiymiş. Güzel Türkçe konuşuyor. Artur'a, özellikle Türkiye'ye olan kırgınlığını düzeltmeye çalıştığım genci gösterip deniz kenarında ikamet ettiğimi, istediği zaman gelip yaz boyuca misafirim olabileceğini kendi dilinde söylettim. Çocuk biraz daha samimi şekilde yaklaşarak, yarı mahcup bir tavırla teşekkür etti. Topluca bir kaç resim çektikten sonra lastiğimi alıp ayrıldım.
Artur ve Arkadaşları,Erivan,Ermenistan
Gençlerle uzun vakit geçirmişim. Yola çıktığımda neredeyse öğle saati yaklaşmıştı. Bir süre M2 Heigway'den devam ettim. Duble bölünmüş yolun adı, otoban olmuş. Bisiklet yasağı yok. Emniyet şeridi bir araç geçecek kadar geniş...Ancak zemin asvalt değil beton.Bugünün gündüzünde tek durağım resimler çekip yemek molası verdiğim Artashat' daki St. John Kilisesi oldu. Geceyi yol kenarındaki bir tepede geçirdim. (Konum haritası için Tıklayınız!)Günlük sürüş: 96 kmTotal : 469 km
9 Nisan 2017, Vayk (Ermenistan)Günlerden pazar, hava soğuk ve rüzgar karşıdan esiyor. Sabah 9.30 da çıktım, 12.30 a kadar ancak 10 km yol gelmişim. Ermenistan topraklarının yüzde dosanı dağlık bölgelerden oluşuyor. dolayısıyla sürekli çıkılan rampalardan bahsetmek istemiyorum. Areni'deki köylü tezgahlardan bal satın aldım. Balcı kadın ve kanyon öncesi yol kenarında karşılaştığım sepetli bir motorsiklet resim karelerimdeki yerlerini aldılar. Ovalarda kayısı ağaçları çiçek açmış, zirvelerde ise soğuktan henüz çiçeklenmemişler. Bir kiloluk kavanoz bala üç dolar ödedim. Ev yapımı şarap ve kanyak dedikleri brendileri cam ve pet şişelerde satıyorlar. İstanbul'lu ermeni bir arkadaşım bunlara güvenmememi söylemişti. İtibar etmedim.
Noravak Kanyonu,Ermenistan
Norovayak Kanyonu önemli bir yerdi. Buraya mutlaka girmeliyim. Yüzde sekiz eğimli sekiz kilometrelik bir rampa çıkışını gösteren trafik tabelasında sonra tırmanma başladı. Her iki yanımda sarp kayalıklar nefis manzara veriyor. Çok sık durup fotoğraflar çektiğim için çabuk yol alamıyorum. Böyle de olsa kaplumbağa sürüşü ile dura kalka kanyondaki Noravank Kilisesi'ne kadar geldim. Günün finalinde çok şahane bir görsellikle karşı karşıyaydım. Bir süre resimler çekip dinlendikten sonra sekiz kilometrelik pedalsız bir sürüşle tekrar anayoldaki kanyon giriş noktasına indim.İnatla günün son saatlerini kullanıp Vayk'taki hostela yetişmek niyetindeydim. Fakat ara sıra yağmur geçişleri başladı. Yola devam etmeme kararına varıp süratle kayısı bahçelerindeki bir sundurmayı gözüme kestirip çadırımı kurdum.
(Konum haritası için Tıklayınız)
İyi ki seri davranmışım, bir anda gök boşaldı.
Günlük sürüş :79 km Total: 548 km
10 Nisan 2017,Spandaryan(Ermenistan)Gece ortalığı sel götürdü. Ama ben sundurmanın altında kuru bir çadırda uyandım. Bugün sürüş için zorlu bir gün bekliyor. Çok uzun zig zaglı yokuşlar çıktım. Ardından bir daha iniş ve bir daha çıkış derken babamın tabiri ile, imanım gevredi. Yeghegnadzor ve Vayk'dan sonra zirvede, "Silk Road" tabelası ve karşılıklı iki geçit ağızını simgeleyen anıt sütunların olduğu noktadayım. Burası Ermenistan'ın sayılı dağ geçişlerinden biri olan Syunik bölgesindeki meşhur Vorotan Pass geçidi...
Vorotan Pass,Ermenistan
Uzun zaman önce rota hazırlıklarını yaparken buradaki görüntüyü veren resimler kafamda yer etmiş. Şu anda gerçek görselliğin içinde olmakla kendimi heyecanlı hissediyorum. Yaşamayan bilemez...Kilometrelerce uzaktaki haritada bir yeri önce hayal ediyorsun, sonra kas gücüyle buralara gelip gerçeğe çeviriyorsun. Bu çok başka bir duygu... Uzun tura çıkan bisikletçilerin bu tutkularına "Akıl işi değil!", diyen akıllara ne denir ki? Nisan ayının ortalarında bu ülkede bugünün doğa koşulları şimdilik pek çetin sayılmaz. Notlarıma bakılırsa kar yağışı ile kapanan yollarla bile karşılaşabilmem mümkün görünüyor. Gündüz çay içtiğim bir bakkal dükkanında küresel ısınmalara bağlı olarak bu yıl havanın yumuşaklığından, eskiden bu mevsimlerde Vorotan Geçidi'nin muhtemelen kar yağışı ve buzlanma sebebiyle tarafiğe kapalı olabileceğinden bahsedilmişti.
Akşam üzeri güneş dağların ardında kayboldu. Daha şimdiden dolunay yükselmeye başladı. Zirvelerde karanlığa yakalanmış durumdaydım. Karlı bir zeminde, buzlar üzerinde çadır kurmak durumunda kaldım.
Spandaryan,Ermenistan
(Konum haritası için tıklayınız!)
Günlük sürüş :62 kmTotal:610 km
11-12 Nisan 2017, Tatev (Ermenistan)Tatev'e yaklaştığımda karşıma Ermenilerin dünyanın en uzun telefiriğine sahip lmakla ile övündüklerini gösteren kocaman tabelalar çıktı. Yol çatından girip Shinuayr üzerinden düz bir ovada çoğunlukla iniş yaparak Halidzor'a telefiriğin ayağına kadar geldim. Çok dik yokuşlarla asfalt yoldan resimler çekerek vadiye indim. Burada karşıdan bakıldığında onlarca kıvrımı ile tepenin tek cephesinde yılan gibi görünen toprak yolla Tatev'e tırmandım. Kolay değildi, ama muhteşem bir keyif... Defalarca zikzag ve her dönemeçte resim çekip dinlenerek ve zorlamadan, keyfini çıkararak pedalladım. Her dönemeçte yükseliyor, bulutlara biraz daha yaklaşıyordum.
Tatev,Ermenistan
Zirvenin son rampasında sis yoğunlaştı. Önceden belirlediğim pansiyona girmeyi yarına erteleyip köyün eteğindeki çeşmenin karşısında bulduğum küçük bir düzlükte çadır açtım.
(Konum haritası için tıklayınız!)
Çobanlar çeşitli gütme komutlarıyla koyun sürülerini toparlamaya çalışıyorlardı.Çok yakınımdan geçtiler. Sürekli görünmüş olup olmadığımi gözetledim. Sorun yoktu. Sis dağıldı, yağmur bastırdı. Belki de çobanlarin bütün telaşı yağmura yakalanmamaktı.Sürüş günlük: 65 km Total: 675 km***Gece gök boşalıp bulutlar dağılıncaya ve yıldızlar çıkıncaya kadar aşırı şekilde yağmur yağdı... Daha geceden sabah harika bir hava ile uyanacağımı kesin görüyordum. Tahminim doğru çıktı. Sabah pırıl pırıl bir güneşle kalkıp sallana sallana toparlandım. Her zaman yapamadığım çay keyfimi bile yaptım.Manastır hemen aşağımdaydı. Oraya inmeden önce köyün içini gezdim.Yaşlı amcalarla resimler çekildik. Dürüst davranmaktan çekinip Alman olduğumu söylediğim köy bakkalından birşeyler aldım.Dondurulmus tavuk falan... Manastırın içine girmeden şimdilik sadece çevresinden bakındım. Öncelikle pansiyona yerleşip bisikletsiz gezmeyi düşünüyordum. Hemen manastır ve teleferik noktasının karşısındaki Saros Pansiyonu bellemistim. Ancak tadilat varmış, olmadı. Daha sonra biri jeep ile yolumu kesti. Pansiyon teklif ediyordu. Söğüşlenmekten hoşlanmadığımı ve bu yüzden aracıları sevmediğimi söyledim. İngilizcesi tarzancaydı, ama anlayıp cevap verdi. Kendi kız kardeşinin pansiyonuymuş. Bisikleti jeepe yükleyip geldik. Genç bir kadın, yaşlı annesiyle beraber evin bir bölümünü pansiyon olarak kullanıyorlar. Kadın dil bilmiyor. Telefonla kız kardeşinin tercümanlığı ile konuşup anlaştık. Wifi şifresi, kahvaltı saati vs gibi işleri halledip yerleştim. Bir süre sonra yanında bir kaç değişik çikolata, kek ve minik şekerlemelerle kahve ikramı geldi. Kadın Türk kahvesi yaptığını, bizim bu kahveyi sevdigimizi söyleyerek bir şeyler anlatmaya çalışıyor.Ben de beden dilimle insanların bir birilerini sevmesi gerektiğini söyleyip barışçıl bir şeyler ifade etmeye çalışıyorum. Öğleden sonra çıkıp Tatev Manastırı'nı gezdim. Bir kaç saat kaldığım bu geziden sonra köyde keşif yaptım. Sokaktaki herkesle sürekli onların dillerinde selamlaştık."Barev"(Merhaba) Eve dönmeden önce manastıra kadar kadar gelen telefiği de uğradım.Beş bin yediyüz metre uzunluğunda imiş... Adamlar rekorlar kitabına kayıt ettirmişler. Fiyat tabelasının resimledim. Tek yön 3.500, çift yön 5.000 AMD (1$=485 AMD) Tekerlekli sandalye ile binmek mümkün, ancak bisikletle ilgili açıklama yok. Zaten olsa da bisikletle telefiğe binmeyi hiç bir zaman aklıma getirmemezdim. Eve döndüğümde kadın beni merdivenlerde karşıldı. Verandadaki masaya oturtup bitki çayı ve üzüm reçeli ile kek ikramında bulundu. Uzun turlarda ne kadar olsa iyi beslenemek zor, bu sebeple önüme ne koysalar çeşitlilik adına hiç geri çevirmeden götürüyorum.13 Nisan 2017, Kapan (Ermenistan)Manastırın hemen önünde Tatev'den Kapan'a bisiklet ve yürüyüş yolu rotalarının panoları vardı. Elli km lik bir parkur. Ancak yolun büyük bölümü toprak ve eriyen kar suları sebebiyle çamurlu. Sadece çamurla olsa iyi, araç izlerinin oluşturduğu çukurlar daha kötü. Bu tür yollar dar ebatlı, dişsiz dış lastikleri ve üzerindeki ağır çantalarıyla benim bisikletime hiç uygun değiller. Ama girmekten de çekinmem.
Tatev Manastırı,Tatev,Ermenistan
Kilisenin arkasından geçen yolun ilk rampasında seyir noktasında durdum. Burada kayalıklar üzerindeki manastırı arka plandan resimledim. Kayalıkların sarp etekleri ile korkunç güzellikte görünüyordu. Köyler üzerinden iniş çıkışlarla devam ettim. İnişlerde fren pabuçlarım ve jantlar çok fena ısındı. Çukurlar yüzünden bisikleti kendi akışına salamıyor, mecburen sürekli fren kullanıyorum. Arada soğutma için bekledim. Norashenik'a kadar öyle geldim. Burada asfalt başladı. Yol kalitesi düzelince M2 yoluna çıkana kadar hızlı inişler yaptım.
Kapan,Ermenistan
Aksam üzeri Kapan şehir merkezinde alışverişten sonra yola biraz daha devam ederek uygun bir noktada çadırımı açtım.
(Konum haritası için tıklayınız!)
Günlük sürüş : 65 km Total: 740
14 Nisan 2017 ,Meghri (Ermenistan)Bugün son derece sert koşulların beklediği bir gün olacak. Ermenistan'ın belki de en zoru Megri geçidini geçeceğim.Gece başlayan yağmur devam ediyor. Karşıdan esen rüzgar var. Kajarak'da 180 derece dönen keskin bir dönüşle dağlara doğru tırmanış başladı. Önümde sabah yola erkenden çıkmam gerektiği şeklinde notlar tuttuğum iki bin beşyüz metrenin üzerinde yüksek bir dağ geçidi olan "Megri Passing" var.
Megri Passing,Ermenistan
Buralarda karanlığa kalırsam kamp yapmam vahşi hayvan tehlikesi yüzünden çok riskli olur. Eğer gecikir de dağı aşamazsam geçen araçlardan yardım almam mümkün, ancak geç saatlerde araç sayısının hem çok az olduğu, hem de karanlıkta birilerini durdurmamın mümkün olamayacağı söylendi. Umarım bir aksilik yaşamayacağım.Yolun çoğu yerinde on derecelik rampalar çıkarak geldim. Rüzgarlı bir hava ve bazen küçük dolu parçacıklarına dönüşen yağmur bir süre devam etti. Arada dinlenme ile tam 7 saat sonra sadece 32 km yol almış olarak Meghri geçidine ulaştım. Hava müthiş soğuk. Minik kar zerrecikleri buz kristallerine dönüşmüş, uçuşuyor.Kısa eldivenlerimi çıkarmadan üzerine uzunlarını giyiverdim. Bu arada 2535 metre rakımı gösteren "Meghri Passing" yazılı tabelanın önünde cep telefonumla bir kaç resim alabiliyorum. Fotağraf makinem puslanmış soğuktan objektif otomatik zumlamasını yapamıyor. Onu hiç kullanamadım. Zaten ellerim buz kesmiş, parmaklarımı kullanamaz duruma gelmiştim.Bir an önce yola devam ederek rüzgara karşı ve bazı yerlerde kayma riski altında inişe geçtim. Ellerimdeki iki kat eldivenin üzerine bir çift çorap geçirdim. İlk bir kaç yüz metreden sonra karşı rüzgarın şiddetiyle üzerimdeki naylon panço yırtıldı. Bir süre sonra rakım düştükçe soğuk kırılmaya başladı. Bu şekil en az yirmi-otuz kilometre kadar sürüşle vadiye indim. Soyunup tüm terli giyislerimi değiştirdim.Uzun dinlence ve yemek sonrası tekrar yola düştüm.Nihayet İran sınırına yakın Agarak'a ulaştım. Ancak bu kez yağmur altındaydım. Sırıl sıklam olmuşum...Köpekler peşime takılmış havlıyorlar. Pansiyoncu kadınla pazarlık ederek 3.000 AMD karşılığı odama yerleştim...
(Konum haritası için tıklayınız!)Kadın bozuk azeri aksanlı türkçesiyle konuşuyor. Bir sürü Karabağ hikayesi anlatıyor. Adı Stella... Stella Hala diye hitabediyorum. Hoşuna gidiyor. Bir tane nazar boncuklu bandana hediyettim, bayıldı...Gece boyu küçük bir votka ile bira içip takıldım. Bu arada giysilerimi kuruttum. Yarın için kendimi ne zaman yola çıkacağım hakkında şartlamamıştım. Uykuya çekildiğimde nerdeyse gece yarısıydı...Günlük sürüş :80 km Total:820 kmİRAN'A GEÇİŞ 15 Nisan 2017, Jolfa(İran)Ermenistan sınırından çıkarken x-ray cihazına girdim.Yetmedi iki tane çantamı açtırdılar. Pharmaton isimli vitamin hapım sorgulandı. Bu tamamen memurun keyfiyeti değil. Ermenistan'da sınır güvenliği açısından çok aşırı bir hassasiyet var. Doğrusu polis görevini yaparken bir yandan da dostça sohbetini hiç ara vermeden sürdürdü. İran sınırını oluşturan Aras Nehri'ne paralel kaliteli bir yoldan Jorfa'ya kadar çok keyifle geldim. Nehrin karşısında bir yere kadar Ermenistan, bir yerden sonra ise Nahcivan toprakları devam ediyor.
Jolfa,İran
Ermenistan tarafından İran'a karşı aşırı bir askeri tedbir dikkat çekiyor. Sınır boyunca sanki teyakkuz hali görüntüsü veren sınır birlikleri gördüm. Bazı noktalarda kum ve beton siperler oluşturulmuş, arka mevzilerde nöbetçi askerler var.
Sınırın onbeşinci kilometresinde Siyahrud diye bir köye vardım... Burada insanlar ile kahvede oturup çay içtim. Daha sonraki kilometrelerde bir çoban çadırında yine çayladık. Buradan çobanların telefonunu kullanarak Amir'i aradım . Amir Miyaneh'de beni misafir edecek olan WS'dan bir genç Azeri bisikletçi arkadaşımız.
Tamamı ellibeş kilometre ile şehir sınırlarına gelmişim. İran-Nahcivan sınır kapısınının bulunduğu serbest bölge Jorfu kentindeyim...
Şehir parkında konaklamak üzere kendime uygun bir kamelya ararken Barış da geldi. Parkın konum bilgilerini göndermiştim. O da sabah hemen benim arkamdan sınıri geçmiş.
İran'da parklarda çadır kurmak serbest. İnsanlar hiç bir şekilde dönüp rahatsızlık verecek gözle bakmıyor. Zaten bu bölge Azeri bölgesi, herkes Türkçe konuşuyor. İlle de çay ısmarliyorlar. İlk olarak bisiklete " Çark" dediklerini burada öğreniyorum. Eğer İran'a bisikletle gelirseniz en çok karşılaşılan sorulardan birinde bu kelimeyi siz de çok duyacaksınız. - İran'a çark ilen mi geldiniz?
Aynı kamelyanın altına iki çadır yanyana kurmayı becerdik. Zemin beton, ama matlarımız sağlam. Kazık çakma derdindi yok. En önemlisi üstümüz kapalı olduğu için kırağı da yağsa, yağmur da yağsa kuru kalkıacağız...
Jolfa,İran
(Konum haritası için tıklayınız!)
Günlük sürüş : 65 km Total:885 km
16 Nisan 2017,Marand (İran)
Erkenden tek başıma yola çıktım. Barış'ın döviz bürosu işleri vardı. Elinde fazla miktarda artmış olan Ermenistan paralarını takas etmesi gerekiyordu. Dün geceden kendisine yardımcı olması için parkın büfecisi ile anlaşmışlardı. Fakat Azeri arkadaşımız oldukça geç kaldı. Gerçi şehrin dükkanları da öyle erkenden açacak gibi görünmüyorlardı. Ayrıca Barış, İran'da kullanabileceği bir telefon hattı satın almayı da düşünüyor. Ben bu hat işini daha sonraya bıraktım...İrancell ve bir firma daha varmış. En çok tavsiye edilen İrancell... Öğleden sonra aşırı yağmura yakalandım. Bu durumlarda yol kenarlarındaki dükkanlara sığınıyor, her birinde ilgi ile karşılanıyordum. Bir kaç kere şiddetli yağış yüzünden bu tür yerlerde mola verip misafir edildim. Başta çay olmak üzere çeşitli yemek ikramları yapıldı. Azeri bölgesi olduğu için muhabbetlerimizde hiç sıkıntı çekmiyorduk. Bu vesileyle Azeri Türkçesine aşina olmak benim için ayrıca bir ikram sayılırdı.
Marand'a geldiğimde bir cüce kebap yedim. Özel İran usulü piliç ızgara, domates ve İran pirinç pilavı ile servis edilen bir kebap çeşidi. Fiyatını merak edenler için ayranla birlikte 10 Tümen(Toman) /10 TL.
Kebapçıdan çıkıp bir tatlı dükkanına girdim. Beş Tümen verip bir iki çeşit mamülle ağzımı tatlandırmayı istemiştim. Kocaman bir kağıt poşet karışık kurabiye doldurdular. Pastahane önünde gençlerle biraz siyasi sohbetlerde bulunduk. Ardımda onların gözünde iyi bir intiba bıraktığımı düşünmüyorum. Gençlerin çoğu kendilerince benden daha Türk, benden daha Türkiyeli olduklarını düşünüyorlardır. Bazılarının cep telefonlarında dikkatimi çeken kurt içerikli ekran resimlerinden bunu anladım!
Marand,İran
Daha sonra bir mermerci dükkanı dikatimi çekti. Mezar taşları üzerindeki çalışmalar çok ilginçti. Resim çekerken bir yandan dükkanın sahibi ile kaynattık. Bu gece misafiri olmam konusunda ısrar ediyordu. Ayrılıp daha yukarı, şehir meydanına geldim. Burada karşıma Yashar çıktı. Baktım bu da ısrarla eve çağırıyor. Biraz direndim. Konaklamak için daha erkendi. Yola devam edebilirdim. Çocuk ısrar etti. Bir anda karar verdim... Bu gece Yashar'ın babası Halil Bey'in reisliğindeki Aylar ailesinin misafiriyim. Yaşar eve telefonla haber vermişti. Babası kapıda karşıladı. Bisiklet çantalarımı boşalttım. Hemen duşa aldılar. Evin hanımı da baş örtülü şekilde çekincesiz karşımda oturdu. Çaylarımızı içtik. Sonra Yaşar ile dışarı çıktık. En son şehrin zulhasnesine gittik. aşar'ın yabancı bisikletli gören arkadaşları telefonla hemen kendisine haber verip kişiyi bekletiyorlar.O da şehre düşen bisikletlileri evine misafir ediyor. Yine böyle bir telefon geldi. Tipini tarif ettirip adını sordurdum. Bizim Barış karanlıkta düşmüş şehre... Zulhane dönüşü onu da alıp eve döndük.
Yer sofrasında İran pilavı üzerine etli bir sebze ot vardı. Buranın en yüksek dağında yetişen bir otmuş. Adını söylediler de unuttuk, anlamadık.
Aile gözünü İskandinav ülkelerine dikmiş. İranlılara mahkeme yolu ile sığınma hakkı alan birinden bahsettiler. Ankara'da yaşayan Azerî kökenli bir TV sahibi ile bu imkanı sağlamayı umuyorlar.
Evin hanımı,"Kemal Abi herşeyi satıp savurup gitmek istiyor bu benim adam, ben dara düştüm." diyor.
Uzun uzun ailenin Avrupa'ya çıkış hayallerini konuşuyoruz... Bildiğimiz kadar, dilimizin döndüğü ile olabilecek olumsuzlukları söylüyoruz. Barış, Yaşar'ın daha iyi bir İngilizce için çaba sarf etmesi gerektiğini dile getiriyor.
Daha sonra eve genç kızlarıyla birlikte bir karı koca misafirler geldi. Konuyu değiştirdik. Misafirler "ecnebi" dedikleri, bizleri görmeye gelmişler. Yürkiye hakkında yüzlerce soruya cevap vermişizdir. Erken yatmayaluım diye gözümüzün içine baklıyorlar.
Geç saatlere kadar oturduktan sonra misafirleri uğurladık. Biz erkekler aynı odadaki yer yatağında uykuya daldık.
Günlük sürüş: 72 km
Total: 957 km17 Nisan 2017,Tebriz (İran)
Barış'ın misafirliği bir gece daha devam edecek. Ben Yaşar'ın ısrarlarına rağmen yola çıkmaya kararlıyım. Evin erkeği sabah gece yarısı ekmek fırınındaki işine gitmiş, bizim bildiğimiz taze tırnak pide ile döndü... İranlılar çörek diyorlar...Yağlı ve yağsız pişirilmiş olarak fırınlarda bulabilirsiniz. Tadı güzel...Kahvaltı edip aile fertleriyle vedalaştım. Yasar ben ve Barış dünden anlaşmıştık... Yolumun üzerindeki Molla Yusuf Köyü'ne kadar üçümüz beraber sürdük... Burası Yaşar'ın babasının köyü idi. Amcasının da bir bakkal dükkanı var. Burada kahve içip ana yola yola kadar uğurlandım. Son bir hatıra resmi çekip pedala başladım.
Molla Yusef,Marand,İran
Bir süre rampalar ve bazen düzlük derken Sufian'a kadar 30 kilometrelik kısmın bitiminde yol daha rahatladı. Şehre yaklaştığımda hafif inişe geçtim. Fakat Tebriz büyük bir Eyalet, kamyon kalabalığı o kadar çok ki, bisiklet sürmenin keyifli olması hiç mümkün değil.
Günlük 77 km,
Total: 1.034
18 Nisan 2017, Kendovan-Osku(İran)
Sabah bekçi Hamza Abi'ye verdiğim sözü tutmak üzere fotokopi çektirmek için idare binasına girdim. Burası turizm ve sanat kolunda işler yapan bir yer... Tiyatro grubunu yöneten bir arkadaşla tanıştık. Azerilerin Türkçesi farklı, ama gençler Türk televizyonlarını izleyerek dillerini geliştirmişler. Onlar sorduyor, ben soruyorum. Uzun bir çay ve muhabbet seansı oldu. Bugün için Kendovan'a gitmeyi planlıyorum. Biraz bu konuda bilgi edinmeyi denedim. Arkadaşların hepsi de taksi ile girmemi önerdiler. Bisikletle oranın yokuşlarını çıkmak mümkün değilmiş!Ermenistan dan gelirken karşılaştığım İsviçreli çift ile konuşmuştum. Onlar da Kendovan'a taksi ile gittiklerini söylemişlerdi. Kendovan, bizim peri bacaları gibi...Kapadokya'nın ellide biri kadar küçük, içinde günlük yaşamın devam etiği kaya oyuntusu evlerden kurulu eski bir köy... Fakat Tebriz'in rakımı 1300 , Kendovan 2.500 metre...Ben bile bir ara taksi düşünüyordum , sonra vazgeçtim.
Raconu bozmayalım. Biraz gecikmeyle yola çıktım.
Son 10 kilometrelik kısım gerçekten sürekli yokuş... Tebriz'den toplamda elli kilometre olan yolun ilk yirmi kilometrelik kısmı ile şehrin yerleşim sınırlarından çıkılıyor. Sonra Sahand ve Osku üzerinden Kandovan yoluna giriliyor.
Dönüşte öğrendiğim bir şey oldu, Sahand üzerinden değil de, ana yolu biraz daha kullanıp bir kaç kilometre sonra Khosrowshah üzerinden gidilirse daha rahat sürüş olabilirmiş. Çünkü benim girdiğim yolun hemen başında çok dik ve uzun bir rampa karşıladı. Bu zorlu yokuşu yarım saatte ancak tırmandım. Diğer yolu kullansam bu zahmeti yaşamayacakmışım. Son on kilometreyi karşı rüzgar olduğu için biraz zorlanarak tamamladım. Rakım yüksek olunca doğa şartları insana acımıyor. Ona göre hazırlıklı olmak lazım. Ben bir saat daha erken çıksam daha iyi olurmuş. Girişte "Kendovan'a hoşgeldiniz" yazan tabelanın önünde resim çektim. Aynı zamanda rakım 2.500 metre yazıyordu. Böyle noktalarda çekilen resimler bizim için birer anı belgesi demektir.
Kandovan,İran
Köye giriş ücretli. Kadir isimli bir Azerî ihalesini almış, Taksilerden 4.000 toman (1 Euro) alıyor. Benden para almadığı gibi bir de ısrarla çay içirdi, öyle saldı. Çark ile mi geldin diye hayretle sormaktan da geri kalmadı.Mehran ille de kendisine misafir olmamı istedi. Azeri Türkleri çoğunlukla çay ısmarlar, karnıni doyurur, yatmaya zorlar. Tabi ki açgözlülük yapmadan olası ikramları kabul ettiğim oluyor. Evi dönüş yolunda Osku daymış. Karısından boşanmış ve yalnız olduğunu öğrenince kabul ettim. Gece onikide mesaileri bitince gideceğiz.
Kendovan bana değişik geldi. Bu ülkedeki halkın turizme bakışları çok gelişmemiş. Bizim yetmişli yıllardaki davranışımız gibi her gördükleri yabancının önüne atlıyor, bir şeyler satmak veya oda kiralamak istiyorlar. Yüksek sezon olmadığı için işler kesat görünüyoırdu. Esnaf erken saatlerde kapatmaya başladı.
Kandovan,İran
Ben de daha fazla takılmadan resepsiyona döndüm.Gençler yemeğe oturmuşlar, benim için de mutfaktan pilav üstü etli patates ve yoğurt getirttiler.
Saat on ikiye kadar takılıp mesai sonrası bisikletimle beraber arabaya binip Osku'ya Mehran'ın evine geldik.
Günlük sürüş : 57 km,
Total : 1.091 km
19 Nisan 2017,Tebriz (İran)
Sabah çorbaciya gittik kallavi bir kuzu ilik paça aldım.Ne alaka ise paçaya "Damar" diyorlar. Ayrıca bizdeki usül, dil ve kelle var... Bunlar çorba olarak değil, sadece söğüş olarak geliyor. Çorba içmek isterseniz bu etlerin suyunu veriyorlar.
Çorbadan sonra eve geldik. Bisikletimi yükleyip Mehran ile vedalaştım.
Yol hep iniş ve düz. Tebriz'e çok kısa sürede vardım. Mavi mescidi gezdikten sonra, yanındaki şair parkında uzun uzun oturup tekrar misafir parkına döndüm.
Biri Alman biri Fransız iki karavan misafir gelmiş. Onlarla tanıştım. Alman bayan İris eşine kıyasla daha sıcak davrandı. Kazakistan'a yola çıkmışlar. Konuskan bir kadın. Bayan İris blog yazmaya devam edeyim diyerek karavana girdi. Ben çadırımı kurmayı sürdürdüm. Gündüz parkta çok amaçlı bıçağımi bırakmışım. Ona çok üzüldüm. Tekrar bir umutla gidip baktım, ama saatler geçmiş bulmak ne mümkün? Sıcak suyu bulmuşken çamaşır yıkadım. Pantolonlarımdan birindeki söküğü farketmiştim. Onun tamiri ve bir çakı satın almak için yürüyerek çarşıya geldim. Biraz da dana kıyma aldım. Hazır kıymanın kilosu 26 tomandı, çok ucuz. Ama yağlı olduğunu düşündüm. Kıymayı parça etten -kilo fiyatı 36 tomana- çektirdim. Bu akşam ziyafet vardı.
Su kullanmadan sadece domatesle bol kıymalı patates oturtma pişirdim. Acı biberi de bastım bol bol... Yanında sade ayran...Sade dedim, çünkü burada sarımsaklısı ve nanelisi ile çok çeşitli ayran satılıyor. Günlük 43 km,
Total: 1.134 km
20 nisan 2017,Bostanabad (İran)
Sabah Alman komşular kalkmadılar. Diğerleri ile vedalaştım. Gece bekçisi Mahmud Abi, gündüz bekçisi Hamza Abi ile henüz mesai devir teslimini yapmamışlar. Her ikisi de o kocaman semaverli odalarında oturuyorlar. Onlarla da vedalaştık. Tabi ki çay içmeden bırakmadılar. Belediye binasındaki sosyal ve kültürel hizmetler birimine uğradım. Alelacele buradakilerle de vedalaşıp ayrıldım. Hava aşırı sıcak, yanmamak için uzun kol giydim. Yolum fazla yokuş değildi. Fakat çok yoğun trafik içinde şehri çıkmak kolay olmadı. Eski kamyonlar kötü duman çıkarıyor. Bugünkü yolumun ilk yirmi kilometresinde çok zahmet çektim. Şanıma, iyi ki yollar bölünmüş çoğunlukla üçer dörder şeritli ve geniş emniyet şeridi var. En kötüsü bir metre genişliğinde... Buna rağmen şehri trafik yoğunluğu gına getirdi. Ta ki, merkezden iyice uzaklaşana kadar...
Miyane'den den Amir ile haberleştik. Ben bu gece Bostanababad' da kalacağım. O yarın Miyane'den ben buradan karşılıklı yola çıkıp ortada buluşacağız.
Bodstanabad parkında kamelyanın birinde çadırımı kurdum. Piknik yapan komşu davetinde çay içtim. Yetmedi önümde özenle kestikleri sarı karpuzla beraber peynir ve lavaş sundular. Israrlarını sürdürecekleri belli, hiç nazlanmadan yumuldum.
Bostanabad,İran
İran'da karpuz bize göre daha erken çıktığı için buradaki bolluk benim için bir şans sayılırdı. Yol boyundaki satıcıların pek çoğunda durup karpuz aldım. Çocukluğumda Trakya bölgesinde tanıştığım sarı karpuzu tercih ediyorum, diğeri her zaman bulunur.
Dünkü kıymalı yemeği beğenmiştim. Sağlıklı protein almak düşüncesiyle tavuk veya sucuk benzeri işlenmiş et yerine yine kırmızı etten çektirdiğim kıyma satın aldım. Bir de İran'da çok çeşitli alkolsüz bira satılıyor. Bir şişe de ondan... Akşama menüde alkolsüz arpa suyu ile soğanlı kıymalı yumurta var.
(Konum haritası için tıklayınız!)
Günlük 61 km,
Total:1.195 km
21 Nisan 2017,Miyaneh (İran)
Bostanabad' dan saat sekizde yola çıktım. Amir ile arkadaşı Nima Miyane'den saat dokuzda çıkacaklardı. Ortalarda bulusup Miyane'ye beraberce devam edecektik. Ben onlara güzellik olsun diye daha fazla yol almak amacıyla bir saat erken çıktım. Yol ilk on kilometrelik bölümde biraz yokuş yaptı ve sonra düzledi. Sağ yanımda gidiş yönüme doğru akan bir nehir ve yola paralel giden bir tren yolu ile beraber keyifli bir yolculuk oldu. Miyane yolunun ortalarını bulmuştum. Nima ile Amir beni ektiler diye düşünmeye başladım. Son tabela Miyane'yi 15 km gösterdi. Gençler halen yok. Bir süre sonra köprüyü geçerken ıslık sesi duydum... Nehir kenarında bir karavan, sandalyeler açılmış, keyif yapan üç kişi...Nima ile Amir Tahran'lı Kasım ile tanışıp burada takılmışlar. Beni nasıl olsa görecekler diye pedal basmaya su koy vermişler. Neyse bu vesileyle karavancı Kasımla da tanışmış olduk. Nima'nın tiyatro grubundan arkadaşları parkta oturuyorlarmış. Onlarin yanına gittik. Genç kızların da olduğu bir grup tarafından Azeri Türkçesiyle soru yağmuruna tutuldum. Her biri Türkiye sevdalısı...Beni ülkemiz hakkında soru yağmuruna tuttular. En ağırlıklı sorular kadınların toplum içindeki yeri ve özgürlükleri ile, dinin günlük yaşam üzerindeki etkileri hakkındaydı. Biraz da türk tv dizileri hakkında magazin konuşmak istediler. Benim bu konudaki zayıflığımı anlayınca bu konudaki sorularından vaz geçtiler.
Amir'in cafe işleten bir arkadaşına uğradık. Değişik bir pasta sunumu yaptı. Yanında Türk kahvesi ile yedim. Para almadı. Muhabbet yine Türkiye sevdası...Hiç gelmediği İstanbul sevgisinden ölüyor! Amir gece için spor kompleksinin yatakhanesini ayarlamış.Sabah 7.30 da buluşmak ve çorbacıya gitmek üzere anlaştık.Kocaman binada tek tabanca konakladım. Duş,traş, çamaşır vs. derken deliksizce uyumuşum.
Günlük sürüş: 110 km,
Total:1.305 km
22-23 Nisan 2017, Zanjan (İran)
Sabah çorbasından sonra Amir'den ayrılıp yola çıktım. Hava güzel yollar zevkliydi. Bugün turumun rekor günü. Tam 145 km yol yapmışım.
İlk gecemde Zencan (Zanjan)'da Shahid Beheshti Park'da geceledim. Tam çadır kurmaya başlamıştım ki, gece nöbetindeki bekçi Macid misafirhaneyi açtı. Banyo ve tuvaleti olan bir odada tek başıma kaldım.
(Konum haritası için tıklayın!)
23 Nisan pazar günü WS'dan tanıştığım Mehdi'nin evinde misafir oldum. Onunla evlerinin önünde buluştuk. Evin konumunu önceden almıştım. Kolayca kapılarının önüne geldim.
Ortada avlu, içeriden bir birilerine geçişi olan iki ayrı haneli bir evdi. Mehdî'nin odasına eşyalarımı yerleştirip avludaki banyoda duş aldım. Anne-babası ve erkek kardeşi ile birlikte öğle yemeğimizi yedik.
Yemekte anne bizimle birlikte sofraya oturmadı. Ayakta hizmet etti. Soframızda sade pilav ve zerdeçallı mercimekli pirinç pilavı vardı. Ayrıca lavaş, salata, menemen, naneli ayran... İran pirincinden yapılan değişik baharatlarla pişirilmiş veya sade olarak yanında tereyağı ile sunulan pilav bu ülkede karşılaşacağınız yemek listesinin başında yer alıyor.
Duvarda Hz.Ali ve şia mezhebi ile ilgili pek çok dini resim tabloları dikkatimi çekti. Daha sonra Mehdi ile konuşmamızda anne ve babasının aksine onun bir ateist olduğunu öğrendim. Ülke hakkında bizim Türkiye'den gördüğümüzün tam tersine çok farklı şeylerle karşılaşıyordum ve İran hakkındaki fikirlerim günden güne değişiyordu.
Akşam üzeri Mehdî nin Fransızca deneme sınavı varmış, dil kursu alıyor. Kendisi inşaat mühendisi. İngilizcesi çok iyi. Kanada'ya göç etmeye hazırlanıyor. Daha önce oraya yerleşen okul arkadaşlarının yanında işi hazırmış. Fakat Kanada hükümeti göçmenlerin kabul edilmesi için istediği iyi derecede İngilizce konuşabilme şartına Fransızcayı da eklemiş. Mehdi üç ay sonra hızlandırılmış dil kursunu bitirip sınava girecek. Tüm planlarının gerçekleşeceğinden hiç kuşkusu yok. Ne istediğini bilen, olgun bir genç...
İran'da eğitim derecesi yüksek olan gençler arasında büyük oranda dış ülkelere kaçış var. Rejim baskısı yıldırmış. İnsanlar daha özgür yaşam istiyorlar. Ekonomik gidişat pek parlak görünmüyor. Kazanç çok düşük. Bu yüzden pek çok kişi çareyi kendisini yurt dışına atmakta buluyor. Mehdi'de bunlardan sadece biri...
Yemekten sonra evden ayrıldık. Önce arabasıyla şehre kuş bakışı bir seyir tepesine çıktık. Sonra beni merkezde bıraktı ve sınavına gitti. Ben h haritamda daha önce yerini bellediğim bir zurkhanehe girdim.
Zurkhaneh,Zencan,İran
Zurkhaneh nedir, derseniz; Azerbeycan, İran,Irak,Türkiye ve Afganistan bölgelerini kapsayan Pers İmparatorluğu'na ait geleneksel bir sporun yapıldığı salonlara verilen ad olduğunu söyleyebilirim. Bu yerleri iki binli yılların başında İran ve Pakistan üzerinden Hindistan'a gitmeyi planlarken Zafer Bozkaya'nın kitabından tanımıştım. İlk İran turumda buralara girmek kısmet olmamıştı. Bugünkü zurkhaneh ziyaretim bu sebeple çok heyecanlı geçti. Mehdi ile buluşup eve döndük. Çarşıda karnımı doyurmuştum. Akşam yemeğine oturamadım. Odama çay ve bir şişe soğuk ayran gönderdiler.Hz.Ali'nin ruhlarına değsin...
Günlük Sürüş : 145 km
Total : 1.450 km
24 Nisan 2017, Hsarqajar(İran)
Sabah kahvaltı odama eldi. Has tereyağı, peynir, ev yapımı reçeller...Ayva ve incir... Mehdi ile vedalaşıp yola çıktım. Zanjan'dan 45 km ile çok kısa sürede meşhur bir türbesi ile bilinen Souleymanieh'e geldim. Olcaytu türbesi diye de biliniyor. Yol akıcı,fena değildi. Mehdi'lerin ev şehir dışında ve tam ters tarafta olduğu için Zencan'dan çıkmak zor oldu. Bir ara doluya yakalandım. Koca taneler ben sundurma altı bulana kadar kafama yağdı...Kasktan takır takır sesler çıkıyor. Akşam üzerine kadar öyle böyle idare ettim. Fakat artık şimşekler çakmaya başlamıştı. Yol üzerinde bir soğuk hava deposundaki bekçi çocukların kulübesine sığındım. Günlük sürüş: 121km
Total:1.571 km25 Nisan 2017, Bü-in Sahra (İran)
Bugün doğum günüm...Sabah işe gelen depo calışanları bisikletli misafirlerine ikramda bulundular. Çaylarını ictim. Azeri Türkçesi olan genç bir kız içme sularımı doldurup beni yolcu etti. 32 numaralı yoldan 38 nolu yola kestirme geçiş yaptım.
Ancak Koramdash'da şehir içindeki yolu kazmışlar. Ana yola çıkana kadar bir iki kilometre çamur içinden yağış altında geçtim.
Çamur bitimi yağmur daha da hızlanınca köşede bir bakkala sığındım. Yumurta kırmışlar, kendilerine sofra kuruyorlardı. Daveti aldık. Yandaki oto elektrikçi, öteki beriki derken ilk defa gördükleri bir bisikletlinin başına üşüştüler. Bir iki kaşık ile herkes yemekten alıp kopardığı lavaş parçasının içine dürüm yapıp, koca lokmaları ağızlarına iteliyor. Peşinden de çekiyor bol şekerli açık çayı...Doğum günümde aç kalmamak için benden de hücum!
Koramdash,İran
Afiyetle yediğimiz yemeğimizi bitirp üzerine çay içmeyi sürdürdük. Uzunca süre yağmur ve ardından dolu yağdı. Ara verdiği anda çıktım yola...Çok geçmeden yine yağmur, yine dolu...Bir cezaevinin otoparkında sundurma altındayım. İki tane nöbetçi kulübesi içindeki silahlı askerler bana bakıyor. Tedirginliğimi belli etmeden birine el sallayarak selam veriyor ve karşılığını alıyorum.
İran'da çok cezaevi var gibime geliyor. Yoksa tesadüf ben mi çok denk geldim bilmiyorum. Save 'ye yaklaşırken yine yağmur sıkıştırıyor. Hava müsade etse yol aşağı akıyor, salıp gideceğim. Fakat su birikintileri altında göremediğim çukurlar tehlike oluşturmakta... Suratımı delecek şiddette göz açtırmayan iri yağmur damlaları bir yandan canımı yakıyor. Goratex teknolojisi adı altında dünya paralar vererek satın aldığım giysiler içimi terden sırıl sıklam etmiş durumda. Soyunsan olmaz, giyinsen olmaz; tüm bu olumsuzluklarla yokuş aşağıya bile pedallamak zevk olmaktan çıkıyor. WS dan birine yazıyorum, misafirliğe kabul ediyor. Ama evi buradan çok uzak bir köyde, yetişmek imkansız. Mecburen tarla içi bir kerpiç binanın çatısı altına sığınıyorum.
Bu geceki konağım burası...Yeni yaşımı telefonla kutlayan ev halkı ile uzun süre konuşup duygulu anılar yaşadığım yer...Macera hayatımın elli yedinci yaşını tamamladığım hatıra noktası! Günlük sürüş:110 km
Total: 1.681 km26 Nisan 2017, Qom (İran)
Saveh'de Mehdî Fazlı adında bir kardeşimiz var. Facebookda pek çok bisikletçiyi eklemiş. Ayrıca WS'da da hesabı var. Park bekçisine eğer yatmak için gelen bisikletli olursa kendisine haber versin diye tembih etmiş...Turumu öğrendiği günden beri benim nerede olduğumu sorup takip ediyor. Saveh 80 km yol...İlk beş kilometre kadar hafif çıkış sonrası inişe geçip kalan yolun tamamını 50-60 kilometrelik hızla devamlı geldim. Yaklaşık üç buçuk saat sonunda yetmiş yedi kilometre ile şehir merkezindeydim.
Qum,İran
Bir falafel büfesinde oturdum. Sandviç, falafel ve samosa yedim.Burada "Sambosa" dedikleri şey, Hint mutfağından patates ve sebze içli hamur kızartması. Oradaki gerçek adı "Samosa"... Birazdan Mehdî ve abisi birlikte geldiler. Onlar gelmeden hesabımı ödemiştim. Önce şehri gezdikten sonra parkta takılıp vakit geçirdik.Israrla bu gece misafirleri olmamı istediler. Zamanımı iyi kullanmak zorundayım. Mayıs başına kadar ülkeme dönüp işime başlamalıydım.
Şehir içinde bisikletlerle geçtiğimiz her yerde tanıdıklarına seslenip kendilerini görmeleri için çaba sarf ettiklerini gözledim. Ecnebi bir misafir ile birlikte görünmenin onları mutlu ettiği aşikardı. Bol bol resim çektirenler oldu. Kendimi sirk maymunu gibi hissettirecek çok şey yaşadım. Ama sosyal yaşam sınırları oldukça daraltılmış, dış dünyaya hasret bu gençlerin oradan gelmiş birine gösterdikleri aşırı ilginin kaynağını anlayabilen bir olduğum için hiç yadırgamadım. Aksine keyif almaları için elimden geleni yapmaya çalıştım. Biliyordum ki hepsi art niyetsiz, oldukları gibi davranıyorlarlardı. Hiç bir saygısızlıkla karşılaşmadım.
Ve beni şehir dışına kadar saf bir sevgi ile uğurladılar...
Akşam üzeri Qom'a girdim. Humeyni'nin yetiştiği meşhur mollalar şehri.Bir tenekeci dükkanında Hasan ile tanışıp muhabbete başladık. Bir yandan da telefonumu şarj ediyorum. Artık Türkçe konuşan Azeri insan bulmak zorlaştı...Farsilerin daha yoğun yaşadığı bölgelere girmiş durumdayım. arada konuşkan ateş gibi biri içeri giriyor. Mandıracı Ahmet...Evinin altında ayran ve yoğurt yapıyormuş. Bu işin en iyisini yaptığını, sırrını ölmek üzere olan bir ustadan aldığını anlattı. Ayranın nanelisi, sadesi, sarımsaklısı dışında ekşisi ile de tanışmış oluyorum. Ahmet'in meşhur ayranı böyle... Yağlı kebabın yanında iyi gider; yağ ağızda kalmaz, söker alır diyor Ahmet...
Aşırı ısrarla Ahmet'e misafir olmayı kabullendim. O önümden aracıyla yola çıktı, ben de bisikletle takip ettim. Bisikleti eve boşaltıp, garaja kilitledikten sonra binanın bodrum katındaki imalathaneye indik. O, günlük sütünü işlerken bayağı muhabbet ettik. Ayran yapma işimiz bittikten sonra eve uğrayıp anne ve babasıyla tanıştım.
Ahmet'ten arak istemiştim. Yemeği dışarıda yemek üzere sokağa çıktık. Birlikte ayran verdiği bir kebapçı da karınlarımızı doyurduk. Bol çeşit pilav ve üzerinde bizim Adana veya Urfa işi görünümünde kıymadan yapılmış bir kebap tercih ettim. Tavuk şiş olan cüce kebabını daha önce tecrübe etmiştim. Restoranda masa ve sandalye yok. Kerevet veya sedir denen ahşap platformlar üzerinde kilimler serilmiş, bir kaç yastıkla yer sofrasında yemek yeniyor. Plastik bardakla kamufle olmuş arak rakım da geldi. Bir sürü çarşaflı kadının bulunduğu ortamda çaktırmadan yuvarladım. Bu arada Ahmet sıklıkla sorup duruyor, ekşi ayranın kebapla nasıl gittiğini... Pek anlaşılmadı daha, diyerek şaka yollu iki şiş daha istiyorum.
Gecemiz geç saatlerde bilardo salonunda noktalandı. Oradan Ahmet'in teyze oğlu Nasir'in evine geldik. Uydu kanallarından bol bol kıç- göbek açık şekilde dans edilen kliplerle İran müziği izledik.
Ülkeden kaçıp Türkiye ve Avrupa'ya yerleşen İranlı sanatçılarla bir şekilde beraber olduk...
Günlük sürüş: 155 km,
Total:1.836 km
27 Nisan 2017, Sn Sn (İran)
Ahmet öğle yemeğine kalmam için çok ısrar etti. Daha şehri gezeceğim. Yolumun üzerinde şehrin güney çıkışındaki Masume türbesini ve şehir dışında sayılacak uzaklıkta dunyanın üçüncü büyüklükteki Jamkaran Camisini gezdim.(800.000 kişilik)
Masume Türbesi,Qum,İran
Jamkaran Cami,Qum,İran
Qom' dan çıkışım öğleni buldu.Yola geç çıktığım için fazla yol yapamadım. Bu da yetmezmiş gibi defalarca yağmura yakalandım. Akşam üzeri yine aşırı yağış başlayınca terk edilmiş bir kerpiç binaya sığındım. Karşımda bir çiftlik var. Köpekler kokuyu alırsa sabaha kadar havlayacaklar diye çekinerek bir süre havanın durmasını bekledim. Fakat nafile... Hiç bir yere kımıldama şansım yoktu. Akşam karanlığında ev sahibi köpeklerini bahçeye aldı.Artık sorun kalmayınca rahatlayıp çadırıma girdim. Günlük sürüş :70 km
Total: 1.906 km28 Nisan 2017,Shja Abad (İran)
Günlerden cuma...İran için tatil günü.Daha bir kaç kilometre pedallamistim ki yol kenarında bir suyun başında on kişiye yakın bisikletçi piknik konumunda...Davetlerini kırmadan hemen yanaştım.
Sabah erken saatte Kashan'dan çıkmışlar. Benim yönüm o tarafa... Tâbi şehirde kalmayacağım. Ancak bir kaç saat takılıp belirlediğim bazı yerleri görmem lazım... Gurup çaydan sonra kalkmak istediğimde pişmek üzere olan yemeğe kalmam için ısrarcı davranıyor. Sabahki kahvaltım zayıftı. Kalıp biraz daha yemek fena olmazdı.
Kuyruk yağı kattıkları bir menemen yedik. Üzerine çeşitli lezzetlerde kurabiye ikram ettiler.Hindistan cevizli olanı süperdi. İran'da çayın olmadığı sofra zaten düşünülemez.
Kashan,İran
Kashan gerçekten güzel...Batar katlı külliyesi ve havuzu ile Agha Bozorg Cami ve de meşhur Fil Bahçe gibi devasa büyüklükteki parkıyla büyülü bir şehir. Bir gece kalmaya değerdi belki, ama yine de iyi gezdim.
Öğlen saatlerinde girdiğim şehirden akşama yakın çıktım. Tam doyduğumu söyleyemem. O sarı benizli toprak evlerin sokaklarında kaybolmak, yüzlerce kare resim çekmek gerçekten sonsuz bir keyif...
Agha Bozorg Cami,Kashan,İran Kashan,İran
Yetmişbir numaralı ana yol yerine Natanz üzerinden iç yolu devam edecektim. İran'da bu kadar dik rampa beklemiyordum. Ermenistan'dan sonra ilk defa bu kadar uzun tırmanışlı bir yol oldu...Hava neredeyse kararmak üzereyken bir köyü karşıma alıp, mükemmel bir tepelikte çadırımı kurdum.
(Konum haritası için tıklayımız!)
Gece biraz yağmur yaptı. Zaten rutin olarak her öğlen yükselen sıcağın ardından hava yağışa çeviriyor. Acaba gittikçe çölün içine doğru girdiğim için midir diye de düşünüyorum. Belki de bahara özgü bir durum... Günlük 90 km,
Total: 1.996 km29 nisan 2027, Yhyy Abad (İran)
Gündüz güneşten kavruldum. Öğle üzeri yağmur ve soğuk başladı.
Natanz 35 km idi...Bu yolu dört saatte ancak alabildim. Şehre girişte kendime bir kaç saat saat elektrik şarj ve yemek molası ayırdım. Bir iki rampadan sonra meyve bahçeleri başladı... İran'da olduğum sürede ilk kez kendimi bizim Ege veya Akdeniz'e benzer bir bitki örtüsü içinde bulduğumu söyleyebilirim. Free Way'e yakınlaştığımda mermer ocakları ile karşılaştım. O yeşil doğa, devasa ağaçlıklar yerini tekrar kel bozkır tepelere bıraktı.
Gece çakallar bastı. Etrafımda çer çöp bırakmadım. Fakat soluklarını çevremde duyuyorum. Homurdanarak yiyecek aranıyorlar. Tencere, kaşık yüksek sesle ani gürültü çıkarıp ürkütmeye çalıştım. Bir kaç defa yine geldiler. Dışarıya bakamıyorum. Kaç tanedir göremedim. Ama tek olmadığını seslerden anlıyorum. Bir iki çakal zarar veremez. Çok aç ve kalabalık olurlarsa cesaretleri artar, saldırırlar.Bir ara benden uzak yerlerde köyün köpekleri ile kavgaya tutuştular. Tabi ki bende gece yarısından sabaha kadar uyku yok. Müşteba'nın babası bir ara gelip eve çağırdı ama, çok geç...Bisiklet var. Çadırı ve içindeki eşyalarımı toplamadan gidemem. Gecenin yarısı nasıl toplanıp gideceksin ki?(Konum haritası için tıklayımız!) Zaten bir kaç saat sonra gün doğacak... Günlük 84 km
Total: 2.080 km
30 Nisan-1 Mayıs 2017 Esfehan (İran)
Geceyi çakallarla geçirdiğime yanıyorum. Biraz yola devam etseymişim, yokuş aşağıya salacakmışım. Sabah bir tek yokuş bitirdim ve ardından dakikalarca inişe geçtim. Yüzbeş kilometre sonra saat dört gibi Esfehan'dayım...www.hostelsiniran.com üzerinden Amir Kabir Hostel'da günlük on dolar karşılığı rezervasyon yapmıştım. Ama resepsiyondaki amcam on dolar değil on euro istiyor. Tabi ki yemezler. İran'da böyle bir olumsuzlukla hiç karşılaşmamıştım. Diğer müşterilere duyurmadan durumu izah ediyorum. İkna oluyor... Dorm olmadığı için üç kişilik odaya verdiler. Oda arkadaşlarımın biri Alman genç, diğeri ise Fransız bir kız... Artık yaşlı insan olarak dormlarda kalmak zor olacak...Gençler akranlarıyla beraber olmayı isterler. Single oda onbeş dolardı, ama boş yer yok.
Esfahan,İran
İki gün şehri gezdim. Malum güzel yer. Cihanın, yani dünyanın yarısı bir şehir...Kaldığım sürece geceleri dahil durmadan gezdim. Küçük dükkanlarda çeşitli tatlar içeren yiyecekler keşfettim.Esfehan İran'ın en gözde şehirlerinden... Zayende Nehri'nin iki yakasında tarihi köprüleri, parkları,camileri,sarayları...Ben anlatamam,Uncle Google'a sorunuz !Günlük sürüş: 105 km,
Total: 2.185 km
2 Mayıs 2017, Nain (İran)
Monika, daha önceki turlarımda bana yol arkadaşlığı yapmış Arjantinli bir bisikletçi... Budapeşte'den Roma'ya kadar dört kişilik gurupla beraber pedallamıştık.Mesaj bırakmış, onlar da Esfehan'dalar. Bir Kızılay organizasyonu ile gelmiş.Telefon açtım, uykudaydı... Bisiklet kullanmıyorlar sanıyorum. Kendisi ile İran'da bir yerlerde yolumuzun kesişmesini umuyorduk. Ama olmadı... Yola çıkmışım, artık olursa Yazd' de görüşürüz. İsfehan'dan saat sekizde çıktım. Bastım Pedalıma, hava güzel...Umarım bugün her gün olduğu gibi öğleden sonra yağmur yapmaz. Ne'in Şehri buradan 145 km ... Toodesk kasabası yolun doksanbeşinci kilometresinde...
Saat 15.00 e kadar düz ve hafif inişler ile geldim. Düzenli olarak yolun her noktasında geniş bir emniyet şeridi vardı. Kamyonlar Türkiye'de olduğu gibi boş buldum diye bu şeride girmiyorlar.
Toodesk'de Tak Tuka Hostel var... Yazd yönünde devam ederken Ardakan'dan sonra yol ağzından 60 km içeride kalan Kharanaq kasabası ise çöl kenarında bir yer...Bu hostelın reklam kataloglarını Amir Kabir Hostel de görmüştüm. Buradan çöle ve tuz gölüne turlar düzenliyorlar.Tuz gölü resimlerde küçük, uyduruk görünüyor. Ama sanıyorum çöl görmeye değer... Bir kez daha buralara gelip turuma kaldığım noktadan devam edeceğim. Bu çölü tek başıma ziyaret etmek hedefim olacak. Ne'in da Jameh Camisine geldim. Yakininda da Kale var...Cami girişine on tümen ödüyorum. Caminin altı labirent gibi, yaşam alanı mahzenler ve tünellerle dolu... Ayrıca sarnıçlarında su biriktirme tekniği olan on asırlık bir cami... Oradan tanıştığım bir motosikletli İranlının peşinden çok geniş bir meydan,park, cami ve külliyesi olan İmamzadeh Soltan Ali Seyid Cami'sine geldim. Mermer döşeli kocaman alan...Külliye içinde şehitlik de var. Cami kara çarşaflı kadınların işgalinde adeta...Sesli yayınla namazlar kılınıyor... Üzerine vaazlar...
İmam Sulatan Seyyid Ali Cami,Na'in,İran
Vaiz İran adını çok zikretti...Politik bir vaaz mı idi acaba...?
Görevli çadır için öyle bir yer gösterdi ki, tam cami girişinin göbeği... Avlu hareketli... İbadet bitip ortalık sakinlesin diye iki saatten fazla bekledim. Günlük :148 km
Total:2.333 km3-4-5 Mayıs 2017, Yazd (İran)
Dışarıdaki avluda bereket taşı var...Üzerine içinde şeker, pirinç veya çöreotu doldurulmuş küçük poşetçikler bırakılmış. Bir de yerde mererlerde molla isimleri yazılı, acaba kendileri altında mı yatıyor? Gelen insanlar çömelip elini koyup teyemmüm yapıyorlar. Müşteba'ya bunu da sordum. Yerde şehitler mi yatıyor, diye...Mollalarmış...Bu konuda çok bilgili değilim. Farklı bir mezhep. Dün geceden beri burada karşılaştığım ritüellerin hiç birine daha önce tanık olmuş değilim. Tarhana çorbası içerek çıktım yola...Yazd'den Türkiye'ye dönüş yapmaya karar verdiğim için gıda takviyesi yapmadım. Erzak çeşidim zayıf. Yol durumuna bakılırsa şans benden yana...Uçsuz bucaksız çöl yollarında son bir saatimi en az elli atmış kilometrelik hızla indim. Ağır giden aşırı yüklü kamyonları bazen fren kullanmamak için sollamak zorunda kaldım. Akşama kadar Yazd'e varmayı garantileyince bir hostel rezervasyonu yaptım. Bagdir Hostel...
Yezd,İran
Bir ara ne olduğunu anlamadan on-onbeş dakika içinde hava değişiverdi. Karışık tozu dumana katan bir rüzgar başladı. Ortalık Eli metreyi göremeyecek kadar puslu. İşin kötüsü yüzüm gözüm toz içinde kaldı. Bisiklet zinciri çamur gibi, yapış yapış... Bir alüminyum atölyesine sığındım. İçeridekiler biraz beklememi, bunun anlık çöl fırtınası geçişi olduğunu söylediler. Gerçekten de beş on dakika içinde ortalık sakinledi.
Bu kısa süren olumsuzluktan sonra yollar yine akmaya başladı. Sabah saat sekizde başlayan 183 kilometrelik rekor bir sürüşle havayı karartmadan Bagdir Hostel'ın kapısına vardım.
İşletmecilerde patron belli değil. Bir sürü genç ilgileniyor. Aralarında iki tane Mustafa var... Bir de çok ağır başlı gördüğüm Hadi ...
Yanımdaki hediye vermek için getirdiğim bandanaların sonu...Sadece kuru kafa baskılılar kalmış. Beş tane gencin her birine birer tane hediye ediyorum. Çok seviniyorlar.
Gece doğum günü partisi varmış. Sokaktan erken döndüm. Parti başlamış. Geç saatlere kadar hostelda kalan tüm misafirlerle kaynaşıp, eğlendik. ***
Yazd,İran
Sabah çıkıp bisiklet ile ölü törenlerinin yapıldığı tapınaklara gittim. Şehir merkezinden 10 km uzaklıkta... Sonra Lab-e Khandagh Kalesi, Jameh camilsi ve Amir Chakmag Kompleksi'ni gezdim. Ardından Yezidi Su Müzesi ve Ateş Tapınağı...Yazd kolay anlatılamayacak kadar çok ilginç bir şehir. İran'da görülecek yerler içinde bence pek çok şehirden daha öncelikli bir yer... ***
Son gün geldi çattı.Tiflis'te başlayan maceranın artık sonuna gelmiştim. Beş Mayıs akşamına 49 tümen karşılığında gece otobüsü için Tahran'a otobüs bileti ayırttım. Bisikletimi paketleyip tüm yükümü tek çantaya indirgedim. Hosteldan terminale taksi 10 tümen tutuyor. Ben 20 tümen verdim. Şoför Sadık hostelda gençlerden birinin kuzeni...Çok özveriliydi. Taksiler garajın içine kadar giremiyor. Çantaların taşınmasına yardımcı oldu...
Ateş Tapınağı,Yezd,İranm
6 Mayıs 2017, Tahran (İran)
Dün gece 22.00 de bindiğim otobüs sabah 6 da terminale girdi. Öyle bizdeki gibi zırt pırt her yere girip durmuyorlar. Zaman kaybetmeden Royal Otobüs Acentasından Tahran-İstanbul bileti aldım. 200.000 tümen/54$
Gündüz saat 12.00' de hareket edecek...
Söylenene göre yolculuk süresi 37 saat...
Tahran'ı daha önce 2006 yılında gezmiştim. Bugün hareket saatine kadar tekrar gezdim. Nasıl mı buldum?
Yaşanacak şehir değil!
Günlük+şehir içi sürüşü :235 km Total : 2.568