TRENLE İRAN (HAYDARPAŞA-TEBRİZ) Gezi İran
HAYDARPAŞA-TEBRİZ
TRENLE TÜRKİYE' DEN İRAN'A GİRİYORUM
Uzakdoğu-İran Gezisi,
10-11 Ocak/2008
Trans Asya Treni, kompartıman numarası 57... Yatak örtüsü,nevresim,yastık ve kılıfları tertemiz... Tebriz e kadar yol parası olarak visa kartımla 75 tl ödedim. Yolculuk süresi 60 saat... Eğer bir şişe 70 lik zulanız ve de biraz kumanya ile 5 litrelik suyunuz varsa bol bol kitap okuyarak rahat bir yolculuk yapabilirsiniz.
Tren fazla kalabalık olmadığından kompartımanımda yalnızım...Heyecan ve keyif öylesine dorukta ki, arkamda kilometrelerce yol bırakaran bu gürültülü demir atın "çuf-çuf" ları, kulağıma ninni gibi geliyor.
Belimdeki para kemerimde 1.400 $+10 YTL var. Garın içinde son anda aldığım 5 litre suya 5 YTL ödüyorum. Bu para ile Hindistan'da 35 bardak çay veya kahve içip, 2 gecelik konaklama, yada 500-600 km orta tarifeli tren yolculuğu yapabileceğimi; Kamboçya da 40 tane kalamar şiş, Tayland da yanında 650 cl thai bira ile en az yarım kiloluk mercan cinsi beyaz etli balık (redfish) yiyebileceğimi öğrenince biraz içime oturmuştu!
Trende ilk Nadir ile tanıştık. İstanbul'dan Tahran daki dükkanına giyim götürüyor.Beni Tebriz yerine Tahran'da inmem için ikna etmeye çalışıyor.Amacı, gümrük kontrolünde yanındaki fazla malların bir kısmını bana ait gibi gösterip daha rahat geçiş yapmak…Kardeşinin oteli olduğundan ve orada ucuz konaklayabileceğimden bahsedip tavlamaya çalışıyor. Biz bunları bir zamanlar Bulgaristan dönüşünde kapıkule garaj gümrüğünde yaşamıştık. Türkiye ye çantalar dolusu kaçak et sokan bulgarlar da, (sigara-kaşkaval peyniri vb.) rüşvet teklif ederek veya merhamet dilenerek çantalarını sahiplenmemizi istiyorlardı. Üzgünüm, Nadir abim…O sempatik Azeri türkçeni, çay ikramlarını çok sevdim. Ama benim kurallarım bu teklifinin kabul edilmesine izin vermiyor.Yolum çok uzun…Gezeceğim ülkeler ve uymak zorunda olduğum kanunlar var.
Tanıştığım en sempatik gezgin Philip…Elli yaşlarında annesi Yunanistanlı olan bir İngiliz vatandaşı.Trenin en öndeki lokantasında birer bira yudumlarken, çoğu İranlı herkesi güldürüp iyi kafa yaptık…(50 cl efes=6 YTL) Philip in yolculuğu Pakistan üzerinden Hindistan…ben kara yolunu kullanmaktan korktum çünkü Pakistan biraz riskli…zira bir-kaç hafta önce Bn.Butto’yu suikast ile öldürdüler.
Kırk saatin sonunda 57 numaralı 6 yataklı kompartımanın yalnız misafiri bendeniz bol kitap okuyarak Tatvan'a ulaştım.Necdet Şen'in yazdığı ”Nereye? ” adlı kitabı iki kez okundu…
Yolda, arada bir koridora çıkıp ülkelerine dönen İranlılar ile konuşup sohbet ettik. Yatak çarşaflarımı ve battaniyemi veren kompartıman görevlisi Haydar Amca ile dost olduk. Emekli olmadan tanışırsanız çok seveceksiniz.
Yollarda kar-kış gözümü korkutunca gönderilmesini istediğim kışlık spor ayakkabılarım ve biraz da kitaplardan oluşan paketim Tatvan’daki kargo bürosuna ulaşmış... Taksici ile garaja kadar getirtiyorum.Tüm bu işlerde Hulusi Kentmen'e benzettiğim Haydar amca ile bir başka tren çalışanı Elazığ'lı Mustafa bey yardımcı oluyorlar.
Haydarpaşa'dan kalkan tren Van Gölü' nde kalıyor.Vedalaşarak trenden inip, herkes gibi Tatvan-Van feribotuna biniyorum...Gölü feribotla geçtikten sonra İran treni bizi karşılayacak ve Kapıköy sınırını geçerek Türkiye den ayrılacağız...
* * *
Feribotta tanıştığımız Peter'la sohbet ediyoruz...Sıkı lisanım almancanın yanında engelli sıfatındaki ingilizcemi de, Britanya'lı Philip'in bize katılmasıyla kullanıyorum...Bir yandan da kimseye çaktırmadan son yudum içkilerimizi yudumluyoruz.İran'a girmeden tüketmek zorundayız...
Yolculuğum boyunca ingilizceyi daha da pekiştirmeyi planladığım için mp3 çalarıma BBC nin türkçe-ingilizce derslerinden yüklemeler bile yaptım...Birkaç müzik dinledikten sonra sıraya bir ingilizce dersi giriyor...Misafir olduğum ülkelerin dilinden de birşeyler kapıp sempatik görünmek gerektiğini de biliyorum.
Pasaportlarımızın ilk kontrolü İran trenindeki Turk ve İranlı görevlilerce yapıldı... Gün aydınlanırken Kapıköy sınır kapısına vardık.Burada da yurt dışı çıkış harcımızı ödeyerek damgamızı vurdurduk ve tekrar trenimizdeki yerlerimizi aldık...Karşı sınıra yaklaşırken hareketlenen iranlı bayanlar, kendi ülke topraklarına girişte giyimlerine çeki-düzen verip uygun şekilde kapandılar. İran'a giriş damgalarımızı vurmak için pasaportlarımız toplandı.Tüm işlemler tren içerisinde tamamlanmıştı...
Bu arada Philip Türkiye sınırında verdiğim yurt dışı çıkış harcı için benimle dalga geçtiğine pişmanlığını dile getirdi...Çünkü ben vizesiz İran'a girerken, o Londra da 15 gün vize peşinde koşmuş ...Ben de böylelikle İran'ın en çok İngiliz,İsrail ve Amerikan pasaport vizelerinde zorluk çıkarttığını ve de fahiş ücret aldığını öğrenmiş oldum...Bu durumdan sinsice bir keyif duyduğumu itiraf edebilirim!
Artık komşu ülke topraklarındaydık ve sınıra en yakın büyük şehir olan Tebriz'e yol alıyorduk...
* * *
İran-Tebriz
AZERİ KENTİ TEBRİZ
12-13 Ocak 2008
Haydarpaşa'dan geldiğimiz Türk treninden sonra Kapıköy sınırında İran trenine bindik.Sabahın ilk ışıklarında İran topraklarına giren trenimiz öğlene doğru Tebriz'e varıyor... Yolculuğumun bu ayağında altı kişilik kompartımanda beş kişi ile seyahat ediyorum...İki İranlı, iki Türk ve bir İngiliz (Philip)...
Yan kompartımandan orta yaşlı azeri bir bayanla kapı önünde konuşuyoruz...Ankara’da kalıyormuş...Ev temizliğine gittiğini ve günlük 60 YTL kazandığını söylüyor."Türkan hanım" dediği ressam bir abla varmış Ankara da... O çok yardımcı oluyormuş.Bilmediği Türk tv dizisi yok.Ayrıca magazin dünyamızı benden fazla tanıyor.Türkiye'de bazen "kötü kadın" yakıştırması yapıyorlarmış... Buna çok kırılıyor.
* * *
Tebriz garına girdik.Trenden inen yolcuları tekrar bir gümrük kapısından içeri alıyorlar.Banko üzerinde herkes çanta-valiz açıyor.Arka sıralardayım.Benimle beraber inen sadece iki yabancı var...Bir İtalyan ve bir Alman backpacker...Gümrük kapısındayız.Onları gözlüyorum... Sadece küçük çantalarını açıp kolayca geçiyorlar.Sıra bana geldiğinde küçük çantamdan önce büyük sırt çantamı görmek istiyorlar.Oldukça ağır...Bankonun üzerine kaldırırken zorlanıyorum...Ne için geldiğim soruluyor.Hindistan yolcusu olduğumu ve Tahran’dan uçacağımı söylüyorum.Görevli memur kolay tatmin oluyor ve çantayı kapatıp hiç aranmadan turnikelerden geçiyorum…
* * *
Bir taksiye bindiğinizde başka yolcu almaması ve hemen hareket etmesi için "derbest" diyorsunuz... Yani "kiraladım" anlamına geliyor.Sadece kendi hizmetinize tahsis ettiğiniz bu eski araçla kilometrelerce yol da gitseniz ödeyeceğiniz ücret 1-2 doları geçmiyor...Bu yüzden otobüs veya dolmuş kullanmanıza gerek yok gibi...
Nedense banzincilerde araç kuyrukları oluşmuş.Bizim 70 li yılları anımsatıyor.Taksiciden öğreniyorum ki, bugünlerde yakıt karne ile veriliyormuş. Devlet USA ile olan sürtüşmeler yüzünden savaş olasılığını düşünerek benzin stoklamakta...Halkına daha az yakıt kullandırıyor.Taksiciler ile özel oto sahiplerine değişik oranlarda benzin tüketim kotaları konulmuş.Bu petrol zengini ülkede işlenmiş yakıt bulmak zor. Ama buna rağmen bize göre bedava sayılacak fiyata akaryakıt satılıyor. 1$ lık ödeme ile 9 litre benzin alabilmek mümkün.Azeri taksici Macit’den kapıyorum bu rakamları...Ve daha sonra başka taksiciler de bunu doğrulayacak...Hem de eskiye göre benzin fiyatlarının çok kazık olduğundan dert yanarak...
* * *
İran'da ilk otel tecrübemi Zafer Bozkaya’nın sitesinden bulduğum Gülistanbağı karşısındaki bir otelde yaşıyorum.Kitapta geçen yatak fiyatının çok üzerinde (14 $ ) geceleme ücreti isteniyor...Panik yok!..Gezginde zaman sınırsız.Ama yine de kesinlikle otel aramak için geç saatlere kalmamalısınız.Aksi halde yüksek fiyat ve kötü kaliteye mecbur kalırsınız... Hemen 100 metre gerideki ana yol üzerinde bir otelle pazarlık ediyorum...5.5 tümen...
Bence şu konu da aklınızda bulunsun..."gezgin, hareket şekil ve zamanlamasını iyi yapmalı... Yani taşıt cinsi ve saatlerini iyi ayarlamalı...Yapılacak her gece yolculuğu -özellikle trenle-hem maceranın dozunu artırır hem uyku saatini harekete çevirerek zaman kazandırır ve de parasız konaklamayı sağlar… Tehlikenin olmadığı yerde yapacağınız uzun otostop ise, bazen bir gecelik otel veya yemek paranızın cebinizde kalması demektir.."Ancak gezilen ülkeye göre tehlike olup olmadığı bilinmelidir. Konaklama yerini araştırıp gerekirse i-net üzerinden hostel linklerini kullanarak rezervasyon yapmak, sizi gittiğiniz yerde otel aramak derdinden kurtarır…
Beslenmede hijyen ve tasarruf için elektrikli su ısıtıcısı bulundurmak çok işe yarayan bir yöntemdir...Bununla gerektiğinde çay suyu kaynatır ve patates, yumurta gibi yiyecekler haşlayabilirsiniz.Bence günlük ortalaması 12-15 dolar harcama endeksli dünya turu yapabilmek bir gezgin için hiç de abartı sayılmaz!..
* * *
İran-Tebriz (Trafik Görevlisi)
Büyük sırt çantamı otel odama bırakıp giriş kayıt işlemini yapıyorum ve tekrar bekleyen taksiye dönüyorum… Kar yolları kapamış...Otobüsler çalışmayınca iş trenlere kalıyor.Tahran'a bilet bulmakta ne kadar zorlansak da, nihayet şans yüzüme gülüyor...Taksici Macit ile bir kaç büroyu gezdikten sonra bir yataklı tren bileti buluyoruz... (5 $)
Tebriz, Doğu Azerbaycan eyaletinin baş kenti.Geniş bir düzlükte kurulmuş...Meşhed ve Tahran'dan sonra gelen üçüncü büyük şehir.Tren istasyonunun kapısından başlayan İmam Humeyni Caddesi, şehri ikiye bölerek en aşağıdaki Kapalıçarşı'ya kadar uzanıyor...
Herkes için ilgisini çeken yerler farklıdır. Beni gittiğim ülkelerde çarşı-pazar , şehrin gecekondu semtleri, köyler, kalabalıklar çeker; en çok böyle yerlerden keyif alırım. Tabi ki tarihi yerler de önemlidir.
Bir günde çarşı-pazarı bitirdim. Taksi dolmuşlarla şehrin altını üstüne getirdim diyebilim. El Goli Park (El Gölü), Tarihi Çarşı, Saka-ül İslam Caddesindeki Tebriz Şair Mozolesi(Anıt), rengarenk mozaikleriyle göz kamaştıran Jameh Camisi (Minareleri), içinde ünlü halk şairi Khagani 'nin heykelinin olduğu Khagani Parkı gezdiğim yerler arasında.
Çok istememişim herhalde ki gitmeye üşendiğim bir yer kaldı...Hava soğuk olmasaydı kesinlikle giderdim. Şehrin 35-40 kilmetre güney-batısındaki Kandovan Köyü... Bizim Kapadokya bölgesine benzer kayalara oyulmuş evlerden oluşan bir köy. Şimdilik rehber kitabımdaki bilgiler ve resimlerle yetineceğim. Ama tekrar yolum düşerse bir gün mutlaka uğramayı düşünüyorum.
Şanını duyduğum meşhur "cüce kebap" siparişimi kapalı çarşı çevresindeki esnaf lokantalarının en kalabalık olanında veriyorum... Bildiğimiz tavuk şiş türünden, pilav üstü servis edilen nefis bir kebap çeşidi... Üzerine bizim sütlü mısır satıcılarına banzer itek arabada, kazanda kaynatılmış şeker pancarı yiyorum.
Artık yorgunluktan üşüdüğümü hissediyorum. Otelin sıcacık hayali beni çekiyor. Şehrin caddelerindeki işten çıkıp evlerine dönen insanların koşturmacalarına karışıp otele dönüyorum. Bir kaç otel müşterisiyle beraber salonun ortasında yanan devasa büyüklükteki gaz sobasın etrafında uzun uzun sohbet ediyoruz. Sıcak iyice mayıştırıyor ve odama çekiliyorum.
Bu sevimli şairler diyar Azeri şehrinde sadece iki gün kalıp 14 Ocak gecesi trenle Tahran’a geçeceğim...
Yedi ülkeyi kapsayan 92 günlük UZAKDOĞU GEZİSİNİN
(İran,Hindistan,Nepal,Tayland,Kamboçya,Vietnam,Laos)
"Bilgi, paylaşıldıkça çoğalır!" Başkalarının da yararlanmasını sağlamak için aşağıdaki modülleri kullanarak YORUM yapabilir, FACEBOOK'da paylaşabilirsiniz!
Yorumlar -
Yorum Yaz