[ google-site-verification: google096b424537a64561.html googlecb521646d1f4a805.html] google-site-verification: google096b424537a64561.html
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pkemal?ref=tn_tnmn
Kemalettin Şanlı / GEZİ YORUM > Backpacking > Tours Biking > Trekking                                                                                                             Backpacking - Trekking - Tours Biking       
BİSİKLET TURLARIM

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028

Bisikletle GÜNEYDOĞU ASYA TURU(4.000km)-Singapur&Malezya


   
                                        Singapur, Aslan Çeşme                                        
                                              Aslan Çeşme,Singapur
 
   İSTANBUL-SİNGAPUR
   11-17 Ocak 2014
   Son bir aydır yoğun çalışma ile planladığım bisiklet turumun başlama noktası olan Singapur’a İstanbul’dan Kuala Lumpur aktarmalı uçtum. Daha önceki Uzakdoğu uçuşum Dubai aktarmalı olduğu için bu kadar sıkıntılı geçmemişti. Kesintisiz 11-12 saat uçak yolculuğunun aynı süreli otobüs seyahatlerinden daha zor olduğunu yaşayarak öğrenmiş oldum. Son iki gündür başlayan grip nedeniyle “geçici sağırlık” denen sorunla da tanışmış oldum.

   Changi Havaaalnı’nda bisikletimin montajı için uygun yer seçerken fazlasıyla temkinliydim. Sakız çiğnemenin ve parkta otururken bile uyumanın ağır bir para ile cezalandırıldığı bu ülkede “Umuma mahsus alanı uygunsuz şekilde kullanmaktan…” diye başlayan bir suçlamayla karşılaşabilirdim. Daha sonra şehrin bazı mahallelerinde yerlere atılmış sigara izmaritlerine tanık oldum. Anlatmakla bitiremedikleri cezalar ülkesi Singapur’ un sokak satıcıları da benim notumla sınıfta kaldılar. Burada temiz olan dikkat çekici en önemli nesne nedir derseniz; Malaylar ve Hintliler dışındaki çekik gözlü ve sarı benizli kadınların bacaklarını söylemem doğru olur. Sokaklarda cesaretle giydikleri kısa şort ve eteklerin altındaki o bacaklar bebek cildi kadar temiz, tüysüz ve ak-pak…

                                                                                                                                                                               *     *    *
 
  Bisikletimi o kadar sakınmama rağmen uçakta arka vites aktarıcı zarar görmüş… Bundan sonra paketlemeyi ciddiye almam gerektiğini bin nasihatten daha iyi anladım. Ne yazık ki tamirci bulmak zorundayım. Tekrar parçaları toparlayıp havaalanından taksiyle ayrılıyorum. Sürücüye turizm danışma bürosundaki görevliye yazdırdığım gideceğim yerin adres notunu verdim. Taksinin içi buz gibi, klimadan çıkan dondurucu soğuk direk göğsüme vuruyor. Şoförden yönünü değiştirip biraz kısmasını rica ediyorum. Yarım saat sonra hedefe varıyoruz. Golden Mile’nin karşısındaki otobüs yazıhanelerindeyiz. Taksimetre 19 $ (Singapur Doları) gösteriyor. Havaalanında bozdurduğum 20 USD karşılığında 25 SD almıştım, 20 SD ödüyorum. Bisikletimin tamir işini ancak Kuala Lumpur’da çözebileceğime karar verdiğim için buradayım. En erken bir saat sonraya hareket edecek olan otobüse bilet kestiriyorum. (25 MYR-Ringgit/7.50$)

  Sınır geçişinde Malezya girişi için tüm yolcular bavullarını indirip x-ray cihazından geçirdiler. Suratıma bile dikkatle bakmayan türbanlı genç kızın elinden üç aylık ülkede kalabime damgası vurulmuş pasaportumu alıp eşyalarımla boğuşmayı sürdürüyorum. Kocaman bisiklet çantasını girişteki turnikelerden atlatmak ve bir de katlı otobüsümüzün daracık bagajına tekrar yerleştirmek hiç kolay olmuyor.

   Yolculuğumuz boyunca yağmur serpiştiriyor. Bazen güneş, bazen bulut… Felaket sıcak bir hava var. Otobüste klimalar öyle fazla açık ki, yağmurluğumu üzerimden çıkartmıyorum. İçerisi buz gibi soğuk; derin dondurucuya tıkılmış gibiyiz...

   Malezya’da öyle kocaman otobüs terminalleri yok. Bizi getirip şehir merkezine yakın bir yerde indiriverdiler. Şehre girişte Petronas Twin Towers-Petronas İkiz Kuleleri’ni gördüm… Bu ikiz kuleler yarım kilometrelik boyları ile dünyanın en yüksek binaları sıralamasında beşinci durumda… Trafik sağdan. En heybetli binaları ile İngiliz banka ve diğer şirketleri hemen göze çarpıyor.

   Daha sonra burada yaşayan bir arkadaşla buluşup ülke üzerine bayağı konuştuk. Kendisi on iki yıldır ithalat-ihracat işinde… Malezya’nın palmiye yağı ve kaliteli petrolü yanında pek çok madene sahip olduğunu anlattı. Memlekette çoğunluğu iktidarı elinde tutan Müslüman Malaylar, Çinliler ve Hintler oluşturuyor. Ülke son yıllardaki Ortadoğu çatışmaları ve Arap baharıyla beraber yoğun göç almış. Malezya iş yapmaya gelen yabancılar için oldukça kolaylık sağlayan bir ülke…

   Chow Kit semtindeyim...eski Tarlabaşı’nı andırıyor. Mezbelelik ve karmaşanın yoğun olduğu ama benim için çok renkli sayılan bir yer… Hostel Cosmopolitan’da günlük 12$ a iki kişilik odada tek kalıyorum. Partnerim olsa hesap yarıya düşecek. Hemen bir tamirci bulmak zorundayım. Her taraf motosiklet kaynıyor, ama neredeyse hiç bisiklet yok. İşim zor olacak anlaşılan...


 Patronas İkiz Kuleleri,Kuala Lumpur
                                     
Petronas İkiz Kuleleri
                                                 
                                                         *    *    *
   Bisikletçilerin bir birini bulduğu -HC ve CS gibi karşılıklı konuk etmeyi hedefleyen- “Warmshowers” sitesindeki Kuala Lumpur’lu bisikletçilerden yardım istedim… Pek çok cevap mailleri geldi. Birkaç yakın bisikletçi adresi içinden öncelikle kendi bulduğum bir bisikletçi işimi gördü. Bisikletim şu anda çantaları bile üzerine takılı halde üçüncü kattaki odamda…

   İşlerini yoluna koyduğunda insan nasıl da keyifli oluyor. İki gündür girip çıkmadığım yer kalmadı, şehrin her yerini gezdim.Chow Kit’ten Şehir merkezi ve Petronas Kulelerine yürümek sadece yarım saat kadar sürüyor. Gündüzleri şehre dalıyor, odama dönmeden önce de temiz yerlerde karnımı doyuruyorum. Akşamları ise sadece hostel çevresindeki gece pazarları, masaj salonları, kapılarında sermayelerin beklediği 24 saat evleri, pis yağ kokulu sokak yemekçileri ne varsa hepsini merakla geziyorum. Wet Bazaar’da, dişlerini göstererek size bakan yüzülmüş ciltleri safranla sarartılmış hayvan kelleri, çürümüş leş kokusunu andıran kurutulmuş balıkların yanında her biri başka bir vitamin depocuğu olan rengarenk tropik meyveler ve kavrulmuş çeşitli böcekler görebilirsiniz.


   BATU CAVES/THAIPUSAM FESTİVALİ

   Nihayet beklenen gün geldi: Thaipusam Festivali…. Türkiye’de yıllar önce okumuştum; bu Hint festivali bir gün dünyanın en kalabalık kutlanan festivallerinden biri olacak diye… O gün bugündür her zaman görmeyi hayal ettiğim bir şeydi bu festival… Renkli cümbüşü, kargaşayı çok severim. Özellikle fakirliğin bile mutsuz edemediği Hindistan halkının kendi memleketlerinde de buna benzer kutlamalar görmüştüm. Özellikle Varanasi ve Kanyakumari’deki atmosferi unutamam. O müthiş insan seli ve renklerin yoğunluğu…

   Bu yılın festivali 15 Ocak akşamından başlıyor. Ben 16 Ocak akşamı başlayacak diye bildiğim için Çin Mahallesindeki Hint tapınağı Sri Mahamariamman Temple önünden yürümeye başlayan binlerce insanın başları üzerinde bakır kaplarda hiç durmaksızın 17-18 km kuzeydeki Batu Caves Tapınağı’na kadar süt taşımalarına tanık olamadım. Yine de şansım varmış; kadın taksicinin getirdiği tapınak önünde bugün yola çıkan dört kişilik Hintli grupla tanıştım. İçlerinden birinin yerel giysilerini giydirip süt kabını sarı renkli saten kumaşla süslüyorlardı. Ben de kendileri ile Batu Caves’e yürümek istediğimi söyleyince memnuniyetlerini belirttiler. Akşam 22.15 de başlayan yürüyüşle 03.00 civarında Batu Caves’e vardık.


 Thaipusam Festivali, Batu Caves
             
Thaipuasam Festivali,Batu Caves
   

   Festival alanına varmadan 2-3 km öncesinde yürümeyi zorlaştıran mahşeri kalabalık başlıyor. Özellikle sarı renklerde giyinmiş insan seli tapınak yönüne akıyor. Görülmeye değer, olağan üstü bir renklilik… Yüz binden daha fazla insan… Değişik yerlerden gelen gruplar, en renkli ve dehşet verici gösterilerle tapınağın kapısına doğru adım adım ilerleyerek şovlarını sergiliyor… Sırt derilerine onlarca olta iğneleri tutturulmuş insanlar, renkli iplerle diğer uçlarına bağlı festival arabalarını çekiyorlar. Kimileri yanaklarından veya dillerinden şişler geçirip vücutlarını boyamış, kimileri ise korkunç görünmek için saçını başını dağıtmış, ağızlarını kırmızı renkli toz boyalarla kana bulamış… Bazıları ise dillerini çıkarıp sağa sola çevirerek korkutucu yaratık kılığında yaptıkları fevri hareketlerle çevreye korku salıyorlar…

   Tapınağın dış girişindeki görevliler grupları içeri alırken izdiham olmaması için zaman ayarlamasına gidiyorlar. Bütün tedbirlere rağmen her yıl onlarca insanın ölmesi önlenemiyormuş. Sebep sadece izdiham değil, aşırı sıcakların da bu ölümlerde etkisi var… Hazırda bekletilen ambulansların taşıdığı kişiler genellikle yaşlı insanlar. Mağara içindeki tapınağın girişine kadar çıkan merdivenler 272 basamaklı ve başlama noktasında Rab Sri Murugan Swami heykeli var. Boyu 42,7 m olan bu heykelin yapımı için tonlarca çelik ve beton harcanırken, komşu ülke Tayland’dan getirtilen üç yüz litre altın suyu ile kaplanmış. Çok devasa bir şey… Üç şerit oluşturulmuş merdivenlerin en solundan bireysel katılanlar mağaraya doğru basamakları tırmanırken, sağdaki şeritten ziyaretini tamamlamış insanlar iniyor. Orta merdiven ise, davul ağırlıklı çok değişik müzik enstrümanları ile en çılgın gösterileri yapan gruplara ayrılmış.



 Thaipusam Festivali
                   
Thaipusam Festivali,Batu Caves
   
   
Festivale renk katan o kadar çok şey var ki; Renk renk sığırlara çektirilen süslü tanrı arabaları; mağara merdivenlerine kadar adeta kendinden geçmiş vaziyette kilometrelerce yolu yerde yuvarlanarak gelenler, zincirlere vurulmuş başkalarınca zapt edilen korkunç makyajlı yaratık görünümlü insanlar… Daha mağaranın içindeki seremoni var. Anlatmak çok zor… Gece katıldığım bu cümbüşün içinde gündoğumundan sonra hava iyice ısınınca öğle sıcağına yakalanmadan çıkmak zorunda kaldım. Başka zaman tekrar –mutlaka- gelmek umudu ile yüzlerce resim ve kısa video çekimlerimle otelime döndüm.

   KUALA LUMPUR-LANGKAWI
   (Pedal basma zamanı)
   
   SUNGKAI
   18 Ocak 2014
   Günlük : 139 km

   Sabah saat 07.15 civarında gündoğumu başlıyor. Buna göre hazırlık yapıp odamdaki bisikletimi asansörle aşağıya indiriyorum. Cosmopolitan Hostel önündeki sokak satıcıları sabah hazırlıklarını yapmakta… Günlerden cumartesi olması, şehir trafiğinin daha sakin olmasını gerektiriyor. Yine de KL içinden çıkmak için iki gün önce tanıştığımız dört Çinli arkadaşımın yardımlarına gereksinim duyuyorum. Doğrusu gereksinim olmasa da bu trafikten daha kolay çıkmak için iyi bir şans diyebilirim. Rehberlerime rağmen yine de haritamdaki kadar kısa olmuyor şehir merkezinden çıkışımız. Yirmi kilometreye yakın bir yolculukla varabildiğimiz şehrin kuzeyindeki Gombak’ta toplu bir resim çekerek vedalaşıyoruz.


 Gombak-Kuala Lumpur,Malezya

   

Tek başına yollardayım. Pedal çevirmeye öyle susamışım ki, keyfime değmeyin. Akşamın 19.00-19.30 saatlerine kadar 6 litre su tüketimiyle ilk varmayı hedeflediğim Sungai’daki Hot Water Spring yerleşimine varmam için 10 km lik yolum kaldı. Devam edemiyorum… Şimdilik bir yere sığınmalıyım. Yolun karşısında polis binası bahçesindeki çimlere çadır kurmam için kapıdaki görevliden izin istiyorum. Sağ olsun telsizle birini arıyor; ama gelen cevap olumsuz.

   Hava kararırsa işim daha zor olacak; acele etmeliyim. İlerde, yol üstünde gördüğüm bir Hint tapınağına sığınıyorum. Mabede bakan genç pek İngilizce bilmese de çadır için uygun gördüğü yeri göstermesi zor olmuyor. Gece onu alıp köyüne götüren tanıdıkları daha iyi İngilizceleri ile tapınakta yalnız olacağımı, rahibin sabah saat altıda geleceğini söyleyerek ayrılıyorlar. Yarın sabah erkenden kalkıp anayoldan 10 km içeride kalan sıcak su kaynağı parkına girip yıkanmayı hayal ederken uykuya dalmışım. Dışarıda konakladığım bu ilk gecemde hiç bir tedirginlik yaşamadım. Sabah rahibin mumları yakıp seremoni yaparken çaldığı çıngıraklı zilin sesi ile uyandım.



Sungkai-Hint Tapınağı,Malezya



   TAPAH
   19 Ocak 2014
   Günlük : 71 km – Toplam : 210 km  
   
   Dün ulaşmayı hedeflediğim 10 km içeride kalan Felda Tesislerinin (Hot Water Springs) kaynar su havuzuna gittim. Suyun çıkış sıcaklığı 80 derece… İnsanların suda yumurta pişirip yediklerine tanık oldum. Havuz suyunu soğuk olarak veriyorlar tabi ki… Dün duş alamamıştım, değişiklik oldu.


 Hot Water Spring-Sungai,Malezya


   Bugün yol kenarındaki ağaçlıklarda bir kıyamet koptu! Birinin sanki ağacın en tepesinden düştüğünü gördüm. Bir bağrışma ki maymun sürüsü olduğunu fark edince hem rahatladım hem de acaba saldırırlar mı diye de korktum. Amaçları yiyecek kopartmaktı. Uzunca bir süre sayıları azalarak takip ettiler. Baktılar ki, bu adamdan bir yiyecek çıkmayacak, umutsuzca peşimi bıraktılar.

  

 Tapah,Malezya


   
   Cameron Highland Malezya’nın en popüler yaylalarını oluşturuyor. En yüksek noktası iki bin metreye yakın… Burayı keşfeden İngiliz kaşiften almış adını… Yaylalarda en kaliteli çaylar yetişiyor. Bir de çilek tarımı çok fazla… Pinang Adası’na giderken geçeceğim Ipoh şehrinden önce sağa ayrılan bir yolla bu yaylardan geçmeyi planlıyordum; ama yol boyunca karşılaştığım pek çok insan tavsiye etmedi.Yolların çok dar ve bazen de oldukça tehlikeli olduğundan söz ettiler. Dağ yolunu kullanmaktan vazgeçip Tapah merkezini çıktıktan sonraki bir tapınağa sığınıyorum. Yine Hintlilere ait bir tapınak. Rahip Siva Kumar ile tanışıp sohbet ediyoruz. Hindistan’dan gelmiş ve on beş senedir burada görevli. Neredeyse bahçeden dışları çıkmamış. Yalnızlıktan biraz dertli, ama her insanla pek samimi olamadığını söylüyor. Kendisinin dürüst ve seçici biri olduğunu düşünüyorum. Onunla takılıp sohbet edenlerin genellikle kendisinden büyük ve oturaklı kişiler olduklarını gözlemledim. Dün gece ben de çadırıma çekilmeden önce nezaketen aralarına katıldım. Türkiye’den getirdiğim karışık meyve aromalı kuşlokumundan ikram ettim; herkes çok beğendi…

   Bugün 71 km pedal yapmışım. Zaten yarım günümü havuzda yüzerek geçirdim.



   IPOH 20 Ocak 2014
   Günlük:67km-Toplam: 277 km

   Bugün ilk defa bir Hint tapınağında konaklama isteğim reddedildi. Oldukça şatafatlı bir külliye idi… İçinde misafir odalarıyla ek binalar görünce sevinmiştim. Tapınaktaki genç rahip telefonla birine sordu… Beş dakika beklememi ve telefondaki kişinin kendisinin geleceğini söyledi. Bir de çadır kurmamamı bana bir oda açacağını da ekledi… On beş, yirmi dakika derken hava karardı; baktım rahip yanıma gelerek telefonu elime tutuşturdu. İnsaf edilip tane tane ve yavaş hızda konuşulduğunda ancak anlayabileceğim bir sürü İngilizce cümleleri miyavlarcasına konuşan bir Hintlinin üstelik canlı olmayan telefondaki sesinden olumsuzluğu anlayabildim. Umutsuzca “ Hava karardı, siz bana bekle dediniz…” diye dert yandım; ama adam defalarca özür dileyerek bir sürü sebepler anlattı. Açıkçası hiç birini anlayamadım.

   Sonuçta sokakta kalmıyorsunuz. Bir yer mutlaka sizi kabul ediyor. Yeşil alanı bol bir benzin istasyonunda hem çevreyi kesiyor, hem de tuvalet aranıyordum ki, karşıma Moktar çıktı. Kim mi bu Moktar? Yirmi dört saat çalışan bu istasyonun sorumlu müdürü… “İçeride çalışanlar kameradan senin güvenliğini takip ederler” diyerek, arkadaki çim alanda bir çadır yeri verdi.

   Tesiste duşlar var. Bir güzel duş aldım. Ardından Moktar ile birer dondurma yedik. Tabi ki bu jesti ban yaptım… Çadıra girdiğimde hemen uyumuşum. Gece uykumdan kaldıran bir Hintli 2-3 Ringgit para dilendi. Sinirle “Git başımdan” diyerek kovdum. Bunu Moktar fark etmiş, baktım hemen çadırımın etrafında saatlerce dört dönüp başımı bekliyor. Çaktırmadan uykuma devam ettim.

   BAGAN SARAI (Masjid Tinggi Kampung)
   21 Ocak 2014
   Günlük:92km - Toplam: 369km
   
   Yolculuk fena geçmiyor. Değişik Çin lokantalarında hiç tanımadığım soslarla tanışıyorum. Yemekler ucuz ve lezzetli… İnsanlar Avrupa kentlerindeki Çin lokantalarında bu yemeklere kucakla para ödüyorlar. Bazen Hint menüsüne takılıp masala veya acı içli samosa götürüyorum. Değişik meyveler tattım. Bunlardan en çok beğendiğim, kırmızı kestane kozası gibi sakallı bir şey… İçinden renksiz lezzetli bir meyve çıkıyor. Bu meyvenin adı “Rambutan”…



 Rambutan Meyvesi,Malezya



   İçindeki meyvesiyle rambutana benzer bir de sarı-krem arası renkte “Dronk” var. Bunu da beğendim.

   Gelelim meyvenin kralına… Durian, bu ülkenin milli meyvesi… Dikenli bir yeşil kirpiyi andırıyor. Singapur’da da seviliyor; ama toplu taşıma araçlarına bindirilmesi yasak. Foseptik gibi koktuğu için pek çok ülkede ortak yaşam alanlarında tüketilmesi yasaklanmış.



    Durian Meyvesi,Singapur


   Yol kenarında rambutan toplayan iki Hintli baba-kızla karşılaştım. Elime bir poşet rambutan tutuşturdular. Tam ayrılırken arka janttan içimi çökerten o tel kopma sesi gelmesin mi? Hem de arka tel! Neyse ki sadece tel başı vidası atmış. Yanımda tel başı var, fakat biraz küçük geliyor. Arka tellerimin tamamını kalınlaştırdığımda yedek baş almamışım. Yanımdakiler ön tekerleğe uygun olan bir numara daha ince tel başları… Kendime kızıyorum.Böylesine uzun ve dış ülke seyahati için büyük bir hata… Tek tel eksiğimle dikkatlice 15 kilometre yol yaparak Gopeng’e kadar gelip bir tamirci buldum. Elinde işi var. Ben hemen çantaları sökerken, “Önce elimizdeki tel başlarını kontrol edelim” diyor. Weng Guan saçları erken dökülmüş sevimli, gülen suratlı bir genç… İşi bitirdikten sonra bir avuç yedek tel başı almayı ihmal etmiyorum. Arka janta iyi bir akort çekiyoruz. Yanımda taşıdığım Türk lokumundan ikram ediyorum. Para da almıyor. Küçücük bir vida için para alınmaz gibi bir yaklaşımla tüm ısrarımı geri çeviriyor. Tabi o da bisiklet meraklısı. Pek çok sorularla benden bilgi alıyor. İlk defa bir Türk gördüğünü söylüyor. Biraz da özel hayattan bahsederken maalesef bekarlıktan muzdarip olduğunu anlıyorum. Babası da konuya katılıyor. Bekarlığın sultanlık olduğunu, bizde böyle denildiğini söylüyorum. Gülüşüyoruz… Weng Guan ile internet üzerinden görüşmemizi halen sürdürmekteyiz.



Bagan Sarai,Malezya
   

   Zaman kaybına rağmen bugün 92 km yol yapmışım… Artık geç saate kalmadan konaklama yeri arıyorum. Masjid Tinggi Köyündeyim. Bir cami ve etrafında evler olan bir yerleşim… Yaşlı amca “Hallo” diye
 zarf atıyor… Pek de İngilizcesi yok… Bu arada yanımıza Mohammad geliyor. Yaşlı amcanın ellili yaşlardaki torunu… Başında takkesi var. Türk olduğumu öğrenince herkes toplaşıyor. Caminin emekli imamı daha önce Türkiye’ye gelmiş. İlle de seni görmek ister diyerek oturtuyorlar. Ben de taşı gediğine koyup laf arasında bekar olduğunu öğrendiğim Mohammad’in hemen yanımızdaki evinin bahçesine çadır kurmak için izin istiyorum. “Ne demek, içeride yat” diyor. Kabul etmiyorum. Çadır benim kendi dünyama sığındığım tapınak. Kendi evim; huzurum…

   Birazdan emekli imam geliyor. Hararetle muhabbet etmeye çalışıyoruz. İmamın hacca insan götürme işleri yaptığını da öğreniyorum. Giyimine ve geldiği arabaya bakılırsa bu dünyadaki işleri gıcır görünüyor. Daha sonra Mohammad ile dedikodusunu etik… İmamda para çok olduğu için başlık parası ödeyerek üç hatun edinmiş. Kendi hikayelerinden birinde ise sevdiği kızı yüksek rakamlı başlık parası sebebiyle alamadığını anlattı. İmama imreniş ve sitem dolu bir gönderme var gibiydi…

   Mohammad uykusuz adam… Gece yarısı dışarı çıkıp sigara içiyor. Baktım saat gecenin ikisini geçmiş…Uykumu da almışım. Ben de kalkıp artık sabah ezanına kadar oturmaya niyetleniyorum. Her telden sohbet ediyoruz. Çoğu zaman İngilizce kelime eksikliğimizin sıkıntısıyla karşılaşsak da, benzer kelimelerle bunu aşıyoruz. Malezya hakkında epeyce bilgileniyorum. Onu camiye gönderdiğimde hemen çadırımı topladım. Namazdan eski imamın arabasıyla dönüp ilerideki lokantaya kahvaltıya çağırdılar. Ben tekrar geri dönmemek için arkalarından bisikletle gittim.

   Bir gurup kalabalık cami cemaati lokantaya doluşmuş sanki beni bekliyor. Sabahın köründe pilav üstü balık yiyen adamın tabağını gösterip “Aynısından” diyorum. Balığın sosu da bol acılıymış. Her saatte ve her yemekte acıyı severim. Üzerine de büyük bir bardakla soğuk sütlü kakao içtim. Bol şaka ve gülüşmelerle yemeğimizi yedikten sonra bir, iki toplu resim çekilerek vedalaştık…


Bagansarai-Masjid Tinggi Kampung,Malezya

   

   PINANG
   22-23 Ocak 2014
   Günlük : 83km - Toplam : 452km
   
   Acılı yemek bomba gibi hissettiriyor. Öğlen vaktine kadar 65 kilometre yol almışım. Pinang Adası’na geçen feribottayım. Ada pahallı olur diye önce büyük bir alış-veriş merkezinde kendimi ödüllendirici yiyecekler alıyorum. Her gün 2-3 MYR arası ödediğim bir şişe su burada sadece 50 kuruş… Toplam alışverişim 52 MRY-15$ tutuyor. Kartla ödüyorum. Bir şişe 70 cl cin, iki adet domatesli sardalya ile bir adet barbunya plaki ve bir adet ton balığı konserveleri, ayrıca 600 gramlık kocaman bir kek bu alışverişin içinde...Ekmek, yumurta, daha pek çok ıvır-zıvır şeyler de var.



 Pennang (Ferry),Malezya
   


   Adaya geçiş ücreti 1.4 MYR…Sadece 20-25dk. sürüyor… Adadan ayrılırken bilet almak yok…  Feribottan indiğim gibi hemen şehir merkezine dalıp bir internet kafeye giriyorum. Online rezervasyon için bulabildiğim en uygun yer adanın kuzeyindeki Ferringhi yerleşiminde Victor Guest House…

   Buradan 16-17 km daha yol yapıp km sayacıma göre günümü 82 km ile tamamlayarak konaklayacağım konukevine yerleşiyorum. Oda fiyatı iki günlük 110 MYR… Pansiyonu bir bayan işletiyor. George’u falan göremedim. Çalışan kadınlardan birinin adı da Ratna… Elinde boş kahve fincanı ile, boş kadeh gezdiren ortalık kadını gibi resmen aranıp bana yazılmak istiyor. Nasıl da büyük bir ilahmışım! Bisikletle dünyayı gezmek Ratna’ya göre çok büyük özellik isteyen bir şeymiş. Bu da belli ki bende varmış. Övgüler yağdırıp duruyor. Ben hiçbir sinyal almıyorum. Çaresiz “Sonra görüşürüz” diyerek ayrılıyor.

   Penang Adasında karadan denize ilk 1-2 kilometresi oldukça çamurlu… Her gün gel-git olduğu için sabah erken kalkanlar deniz yerine balçıkla karşılaşıyorlar. Bence adanın anakaraya 13.5 kilometrelik köprü ile bağlantısının olması da özelliğini bozmuş. Metropol bir kent gibi yoğun trafik var. Ulaşım kolay olunca da insan kalabalığı ve kirlilik kaçınılmaz olmuş.



 George Town (Litle India) - Pennang,Malezya
           

   George House’dan çıkıp caddeyi geçince hemen kumsala çıkıyorsun… Deniz dediğim gibi kirli… Sadece jet ski ve deniz paraşütü yapanları görüyorum. Avrupalılar bence sadece iklimi için buradalar. Yani oranın kışında Antalya da burası gibi yaz mevsimi olsa kim gelir Malezya’ya?!



 Pennang,Malezya

   
   Adanın merkezi “Georgetown” denilen semt… Bu bölgeye 102 numaralı otobüse 2.70 R ödeyerek geliyorum. Otobüste şoför bilet kesiyor. Ama para üstü alamayacağınız için bozuk bulundurmalısınız… Aksi halde benim gibi para üstünü alamaz ve zararlı çıkarsınız. Georgetown çevresinde Çin mahalleleri ve Little İndia (Küçük Hindistan) gibi çok renkli semtler var. Öğlen sıcağını dikkate almak gerekli… Saat 11 den sonra akşamın 6 sına kadar aşırı bunaltıcı bir sıcak var… Buzlu şekerkamışı suyu veya buzlu kahve serinlemek için tercihiniz olabilir. Arada hazır soyulmuş ve soğutularak satılan tropikal meyveler de yiyebilirsiniz… Yine de bence en doğru olanı öğlen sıcağında hiç sokağa çıkmamaktır.

  

   SUNGAI PETANI
   24 Ocak 2014
   Günlük:84km-Toplam:536km
 
   Sabah erkenden adayı terk ediyorum… Hedefim 120 km kuzeydeki Kedah’dan feribotla Langkawi Adası’na geçmek… İnternet üzerinden 26 ocak tarihine günlük 10$ lık bir oda rezervasyonu yaptım. Bir gece önce giriş yapabilirim diye düşünüyorum. Yolculuğum çok iyi geçti ve ilk gecemde Sungai Petani polis lojmanlarının önünde çadırımda konakladım.



  Sungai Petani,Malezya



   LANGKAWI
   (Kuala Kedah-Feribot)
   25-26 Ocak 2014
   Günlük 69Km-Toplam : 605 km

   Sabah erkenden çadırı toplayıp pedala basınca haritama göre 51 km kalan yolumun son 15 km sine saat 11 civarı varıyorum… Özellikle ana yollara girmeden ülkenin en batı sahil şeridini takip ederek kuzeye doğru sadece köy yolarından seyahat ediyorum. Artık Hint ve Çinliler göze çarpmıyor… Zira bu bölgede çeltik tarımı yapan Müslüman köyleri yoğunlukta… “Yan” kasabasında öğle yemeğimi yemek için bir köyde durdum. Toplumu “ Selamaleykum” kelimesiyle selamlıyorum. Herkes bir anda başını çevirip önce hayretle ve sonra sempati ile karşılıyor. Devamlı güler yüz ve konuşkanlığımı hiç bozmadan ilişki içindeyim. Hoş sohbetlerle yaklaşıyorum… Dil bilip bilmemeleri hiç önemli değil. Her şekilde anlaşabiliyorsunuz. Köylüler bu Müslüman ülkenin bisikletle seyahat eden turistini büyük bir sevgi gösterisi ile karşılıyorlar…



  Yan-Kedah,Malezya

   
   

 Kedah,Malezya



   Kedah'da adaya geçeceğim feribot iskelesindeyim… Haritaya göre 51 km olan yolu köylerden geçerek 69 km ye kadar çıkarmışım. Çok da keyifli oldu. Toplamda Malezya içinde bisikletle kat ettiğim yol 605 km… Buradan da feribotla direkt Tayland’a geçeceğim. Kendim için 23 MYR, artı kargo bedeli şeklinde kesilen biletle bisikletim için 15 MYR ödüyorum… Toplam 38 MYR… Hareket saatimiz 15.00 ve yol 1,5 saat sürüyor.

   Ada’nın Kuah bölgesindeki liman çıkışından 1-2 km kuzeye Island Time Motel’e pedallıyorum... Yeni açılmış temiz ve lokasyonu ile de güzel bir yer… İki kişilik karışık yatakhanede (dorm) kahvaltı dahil günlük 10$ ödüyorum… Konaklamam süresince odamda hiç kimse olmadı ve tek başıma kaldım. Tv, klima, sıcak su ve mini buzdolabı bulunan bir oda için Malezya’da uygun sayılabilecek bir fiyat…

   Sabah kahvaltıdan sonra parkın içinden limana yürüdüm. Yarının tarihine 30 MYR ödeyerek Satun (Tayland) feribot biletimi kestirdim…Bisiklet için 15 MYR olduğunu öğrendiğim kargo biletimi binerken girişte alacağım. Limanın yanındaki dev kartal heykelinin bulunduğu parkı gezip, birkaç resim çektikten sonra öğlen sıcağı basmadan otele döndüm. Günümün geri kalan saatleri 
odamda 
klimanın serinliğinde internette takılmayla geçti...



 Langkawi,Malezya
 

    Adanın değişik yerlerinde oldukça büyük plajlar ve resort oteller var. Penguenlerin bulunduğu bir park, şelaleler ve buna benzer gezilecek yerler mevcut. Buralara gidebilmek için araba veya motosiklet kiralamak en uygun yöntem… Ya da bisikletle bu sıcakta gezmeyi göze almak lazım… Ben çok özel bulmadığım buraları gezmeyi düşünmüyorum… Bu tura çıkmadan önce www.warmshow.com dan tanışıp ailecek misafir ettiğimiz Sebastian’ da şu anda bu bölgelerde bisikletle seyahaty etmekte… Son haberleşmemizde adanın kendisine göre hiç bir özelliği olmadığı için, bir an önce Tayland’a geçtiğini yazmıştı. Onunla da buluşabilmeyi umuyoruz… Bakalım nerede kısmet olacak?

   Sabah Tayland-Satun’a giden feribot iskelesinde herkesten önce gelerek beklemedeyim… Memurlar kapıları açtığında pasaportlarımıza Malezya’dan çıkış damgalarımızı vurdurup feribottaki yerlerimizi alıyoruz. Bisikletimi güvertedeki küçük kargo bölümüne yüklemek biraz zor oluyor… Gemide çalışan gençlere son kalan 5 MYR parayı bahşiş olarak veriyorum…

NOT:Turun devamını "Bisikletle GÜNEYDOĞU ASYA TURU(4.000 Km)-Tayland 1"
başlığından veya burayı tıklayarak okuyabilirsiniz...

Yorumlar - Yorum Yaz